10 Haziran 2014 Salı

LİCE KATLİAMINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI - AĞRI

ÖLDÜRMEK DIŞINDA BAŞKA PLAN YOK MU?  BARIŞ İÇİN YASAL ADIM ATIN!

İki gün önce asker, polis ve Ankara’dan gönderilen Jitem mensuplarınca 24 Mayıs’tan bu yana sivil halkın KALEKOL inşaatları özelinde Savaş politikalarına karşı direnişine ölümle ve yeni bir saldırıyla cevap verdi. Lice’de direniş nöbeti için kurulan çadıra çok sayıda polis ve asker gaz bombaları, tazyikli suyla gerçek mermilerle saldırdı. Saldırı nedeniyle 2 kişi yaşamını yitirmiş ve yaralılar olduğu açıklandı .


Lice’ye gitmek isteyen 10 kişi gözaltına alınmıştır. Olay yerinde inceleme ve araştırma yapılarak olayın kamuoyu ile paylaşılmasının istenmediği anlaşılmıştır. Bu politikalar 1990 lı yılların OHAL uygulaması olan şiddet ve ölüm yıllarını hatırlatmakta.
Aynı şekilde Bingöl Karlıova’da da, karayolunu kapatan köylülere müdahale edilmiş Lice’de başlayan sivil halk direnişi bölgeye yayılmasına paralel olarak güvenlik güçlerinin şiddetle müdahalesinin tırmandığı görülmektedir.

Lice ve Karlıova’da halka yönelik ağır şiddet 24 Mayıs’tan bu yana sürüyor. bir çok ilde halka yönelik şiddet ne tesadüfî, ne de arızi. Tersine, sistemli bir politikanın parçası.

Başbakanın “b” ve “c” planlarının ölüm ve şiddet olduğu açığa çıkmıştır.
30 yıldır onbinlerce cana mal olan savaşın ardından çatışmasızlık dönemine girilmesi ile barış umudu doğmuştu. Bu umudun korunması için savaşın zulmünü en ağır yaşayan Kürt halkı büyük bir dirayet, sabır ve metanet gösterdi. Ancak buna rağmen devlet barış yönünde hiçbir adım atmadı. Tersine Kürt coğrafyasının tahrip edilmesi ve insansızlaştırılmasıyla sonuçlanacak, “Güvenlik yolları” Hidroelektrik Santralleri ve “Kalekol” inşaatlarına hız verdi.

KALEKOL sözcüğü, ilgili resmi web sitesinde “Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunan karakollara alternatif, ultra güvenlikli ve yapımı kolay yeni karakol sistemi” olarak tanımlanıyor. “Masum” gibi görünen bu tanım, gerisinde yöre halkına karşı ağır bir tehdidi gizliyor.
Kalekol: İşkence, gözaltında kaybedilme, tecavüz, taciz, bahçesine kazılan toplu mezarlar olarak anlaşılmaktadır.

“Ultra güvenlikli”, her biri 2-4 milyon Türk lirasına mal olan KALEKOL’lar, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk, bölge halkı tarafından, haklı olarak, kendilerine yönelik savaş hazırlığı olarak algılanıyor.
Çünkü bu halk çözüm sürecinin ilanının ardından, silahlar susmuşken, Roboski katliamını yaşadı. Roboski faillerinden hesap sorulmadığını, çocuklarının katillerinin elini kolunu sallayarak serbestçe gezdiğini gördü. Barış yönünde devlet hiçbir adım atmazken, coğrafyasını tahrip edecek HES yapımlarının hızlanmasına tanık oldu. Uluslararası pazarlıklar ve güç savaşları sonucunda yapay olarak çizilen sınırın öte yanında, kendilerinden bir parça olan, akrabaları olan Suriye’nin Kürt halkına Rojava siyasi iradesine karşı saldırılara Türkiye’den destek gittiğini gördü. Rojava’da gerçekleşen sivil Kürt katliamlarına ses çıkarmadı.
Sivil, tümüyle silahsız halk “Kalekol”ların da ne anlama geldiğini biliyor, bu yüzden direniyor. Ve devlet direnişe başından bu yana ağır şiddetle cevap veriyor.

Biz insan hakları savunucuları, savaşın en ağır insan hakları ihlallerinin kaynağı olduğunu en yakından bilenleriz. Bunun en yakın tanıklarıyız. İnsan Hakları Derneği’nin şubeleri on yıllardır gözaltında kayıp, faili meçhul, yargısız infaz ve diğer başvurularla dolup taşıyor. Sokak ortasında infazların, dört bin köyün nasıl viraneye çevrildiğini unutmadık. Evet, savaşın korkunç tahribatını ilk elden tanıklarıyız.
ayrıca bu ölümler ve yaralanmalarla ile ilgili derhal tarafsız ve etkili bir soruşturma başlatılması çağrısında bulunuyoruz.
uluslar arası insan hakları standartlarına göre , ateşli silahlar ancak hayat tehlike durumunda son çare olarak kulanılabilir
tarafları barışçıl olmaya, yetkilileri uluslar arası standartaki gereklilik ve ölçülük ilkelerine uygun olarak güç kulanılmasını güvence altına almaya çağırıyoruz, silahların tamamen devreden çıkması için gerekli tüm anayasal düzenlemeler yapmaya çağırıyoruz.

ayrıca dün Siirt ilinde barışçıl gösteri yapan bir kişinin sıkılan gazdan etkilenerek yaşamını yitirdiği söylenmektedir. her barışçıl ve şidddetsiz gösteriye gazla, jopla, tomalarla müdahale edilmesini kınıyoruz.
keza Diyarbakırdaki bayrak indirme olayını barış sürecini sabote etmeye yönelik provakatif bir eylem ve gündemi değiştirmeye yönelik bir eylem olarak görüyor ve bu eylemi asla tasvip etmediğimizi ve kürt halkının bayrakla bir sorununun bulunmadığını belirtmek istiyoruz.
Lice de Kürtlerin savaş politikalarına karşı barışı talep eden direnişlerini anlıyoruz. Bu yüzden savaşa karşı barışı savunmayı görev biliyoruz. Bu yüzden buradan yetkililere çağrıda bulunuyoruz:

• KALEKOL YAPIMINI DURDURUN! HES İNŞAATLARINI DURDURUN!
GÜVENLİK YOLU İNŞAATLARINI DURDURUN!
• OPERASYONLARI DURDURUN!
• SİVİL HALKIN İRADESİNE SAYGI GÖSTERİN! ONA KULAK VERİN! KÜRT SORUNUNUN DEMOKRATİK VE BARIŞÇIL ÇÖZÜMÜ İÇİN YASAL ADIMLAR ATIN!
• ÇOCUKLARIN KAÇIRILMASI GİBİ PSİKOLOJİK HARP TAKTİKLERİNDEN VAZGEÇİN!
• “B” VE “C” PLANLARINIZ ÖLÜM PLANLARIDIR. DİYARBAKIRDAKİ ÇALIŞTAYI ÇÖZÜM DEĞİL DE SAVAŞ VE ÖLDÜRMENİN YANINDA PSİKOLOJİK SAVAŞ ÇALIŞTAYI MIYDI?
• PLANLARINIZDAN VAZGEÇİN HALKIN BARIŞ TALEPLERİNE KULAK VERİN
• KAMUOYUNUN DA BARIŞA VE LİCEYE SES KATMAYA VE HÜKÜMETİ BARIŞ ADIMLARI ATMAYA DAVET EDİYORUZ

iNSAN HAKLARI DERNEĞİ AĞRI TEMSİCİLİĞİ
AĞRI BAROSU
KESK
AĞRI TABİP ODASI
KuRDİ -DER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder