Onunla ilk karşılaşmam henüz
Ortaöğrenim sıralarındaki çocukluğuma denk gelir. Kürt coğrafyasında 90'lı
yıllar, akşamları ev lambalarının polis baskınlarına karşı söndürüldüğü
yıllardı. Polis baskınına karşı tedbiren söndürülmüş lambaların karanlığında babamla
beraber oturmuş, pürdikkat Sırrı'yı dinliyorduk. Karabela bir kış gecesinin
donduran soğukluğunda "Siyaset Meydanı"'nda "Ali Kırca" ve
diğer konuklar tarafından sıkıştırılan, ağzından bir laf alınmaya çalışılan bir
delikanlıydı o zamanlar Sırrı.
"Sizce PKK bir terör örgütü müdür?" sorusu
aynı şevkle onlarca kez, tekrar tekrar soruluyordu Sırrı'ya.
O ise narin sesine derin bir ah
iliştirip biraz titrekleştirirdi sesini: " Efendim, şimdi siz PKK'den
öncesini anlamadan" der demez, sözü tekrar kesilirdi. Aynı ifşaatçı soru
tekrar bir ok gibi Sırrı'nın nefesine saplanırdı. O, hiç usanmadan "Efendim
biz savaşa karşıyız." derdi. Tam yirmi yıl, aynı arsızlıkla o sorular
soruldu Sırrı'ya: "Neden PEKAKA değil de PEKEKE diyorsunuz Sırrı
bey."
Sakıncalı bir vatandaş, sakıncalı bir
Kürt, sakıncalı bir Milletvekili olarak Sırrı, yıllarca "Ser verdi ama
sırrından hiçbir şey vermedi".
Aradan yıllar geçti. Sırrı yıllandı,
yıllandıkça asabiyetin vermiş olduğu cefakârlık ile olgunluk kazandı. Ama ona
sorulan sorular hiç değişmedi. Onunla beraber Kürt hareketi de serpildi, sebat
etti ve olgunlaştı. Sırrı ve onun dava arkadaşlarının naifliği devleti de ve
PKK'yi de naifleştirdi. Ancak 90'lı yıllardaki yargıç görevi gören medyadan
eser yok şimdi.
Sırrı'nın sabrındaki naiflik son
yerel seçimlerde kendisini tekrar gösterdi.
BDP'nin
2014 yerel seçimlerinde Ağrı'da
kazandığı başarı gölgelendi ve seçimler iptal edildi. Sırrı ağzındaki
"Efendim" kelimesini hiç düşürmedi. Sabırla bekledi ve geçtiğimiz
Pazar günü Ağrı'dan gelen seçim sonuçları "sırrı" ifşa etti: BDP'nin
adayı Sırrı Sakık, oyların çoğunu (%52) alarak
Ağrı'ya Belediye Başkanı oldu.
Gözlerindeki yorgunluğu fark edemeyecek
kadar kirlenenler, hep üzerindeki elbiselere nazarları çekmek istediler.
Kıravatının rengi, takım elbisesinin markası, gömleğinin fiyatı. Ayıp
kabilinden sayılan bu libaslar ve markalar en çok da Sırrı'ya yakışıyordu
Kürtlerin gözünde. Kürtler, o yorgun ruhtan sirayet eden gözlerin ferine bakıp
derinden bir nefes aldılar hep. Tıpkı Mardin Büyükşehir Belediyesi'ne başkan
olan Ahmet "abêleri" gibi.
Aradan tam 20 yıl geçti. Sakallarıma
aklar düştü ama Sırrı hala yarım kalmış, o "Efendim"'le başlayan
cümlesini tamamlayamadı. Kendi halkının karşısında aşağılanmaya çalışılan,
kendisini ve halkının yaşadığı sıkıntıları anlatmaya çalıştığı her platformda
sigaya çekilen, düşüncelerini ifade etme imkânı verilmediği halde
düşüncelerinden dolayı yargılanan, ölümlerle, sürgünlerle, takiplerle ve
zindanlarla geçen bir ömürde, tamamlanmamış bir kelimenin ahıdır Sırrı.
Mecliste tamamlayamadığı kelimesini şimdi gerçek efendisi olan halkının
arasında tamamlamaya çalışacak.
"EFENDİM" Sırrı, seni
dinliyoruz!
02.06.2014 01:32:33
Radikal Gazetesi
http://blog.radikal.com.tr/turkiye-gundemi/sirrinin-sirri-61952
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder