Taş toprak asker.
Gökyüzü Jandarma bulutu.
Sandıklar polis miğferiyle örtülü.
Sokaklarda Mustaf Kemal heykelleri.
Varoşlarda havlayan köpekler, Ankara menşeli.
Karanlık, karanlık…
Güneşin tutulduğu kent.
Ölüm mezbaasına dönüştürülmek istenen çarşı-pazar.
Hava kan kokuyor.
Vicdanları tetikleyen tehdit namlusu.
Ҫocukların hiçe sayıldığı şehir.
Komşu kentlerde, tarlalarda vurulan çocukların çığlığı ayyuka yükseliyor.
Bir yanı Ararat.
Agirî’nin büyüğü sis kaplamış.
Ve Kürdistan’ın orta yerinde, başarı sağlamak isteyen o adam:
Roboskî Tayyip.
Birkaç gün öncesinde Norşin’de BDP’ye "tabelle partisi" diyen, siyasi sanığın adı: Arınç.
Ordusu olmazsa.
Valisi kapı dışarı dursaydı.
Dağlarına, Türk marşları yazılmasaydı.
Çocukları düne kadar, "Türk’üm doğruyum"a ayak uydurmak mecburiyetinde olmazsalardı.
Kim tanırdı, AKP’yi.
Özel Timler’in hükmü olmazsa,
Kaymakamları, Ankara’dan atanmasaydı.
Kim takardı Tayyip’i.
Adı Kürdistan ilan edilseydi.
Ağirî, Kürdistan’ın bir vilayeti olsaydı.
Ve sonra gelseydi, Tayyip…
Ağrı’ya belediye başkanı olmak için aday olsaydı?
Olamazdı.
Önce Kürdistan vatandaşlığına geçmesi gerekirdi.
Geçti diyelim.
Ortaya para yığsaydı.
Buzdolabı dağıtsaydı:
Bin oy alırdı…
Ama öyle olmadığını biliyoruz.
Tüfeğe,
Tanka,
Mizrağa,
Asker’e,
F16’lara rağmen, onbinlerce oy almışsa.
AKP "kazanmış"tır.
"Sıkıyönetim"e, yasaklanan siyasetine, horlanmasına,
Savaş hukukunun geçerli olduğu bir günde, seçim yapmak mecburiyetinde kalmasına,
Binlerce kadrosu, hapislere atılmış olmasına rağmen,
BDP, AKP’de daha fazla oy almışsa Ağrı’da;
Bu zafer Kürt halkının…
AKP’ye gelince,
Bület Arınç ve Roboskî Tayyip’e gelince,
Kaybedenler sadece onlar değil.
Kaybeden…
Kendisini o kolonide, tanklar, miğferlerle ayakta tutmaya çalışan,
İşgalci güç olarak varlık gösteren,
Adı "Tabella Cumhuriyeti", o güç oldu. Ve sahne kapanmadı. Devamı gelecek…
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder