6 Mayıs 2014 Salı

DOSYA - Seçimlerin ardından Ağrı

Evrensel Gazetesinin Ağrı seçimleri ile alakalı olarak hazırladığı 4 bölümlük dosyayı, sizlerle paylaşıyoruz:


Ağrı seçimlerinde bir devlet geleneği; Cinayet, hapis, şaibe!

Hazırlayanlar: Umut YEĞİN / Orhan KURUL

SUNU: Son yerel seçimler, şaibe ve usulsüzlüklerin en çok konuşulduğu seçimlerden biri olarak tarihe geçerken, seçimlerin iptal edildiği Ağrı, bu tartışmaların merkezindeki illerden biri oldu.
Ağrı’da, 30 Mart’ta yapılan seçimlerde Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önce BDP’li Sırrı Sakık’ın belediye başkanlığını kazandığını duyurdu ancak AKP’nin itirazları üzerine oylar yeniden sayıldı. Yeni sayım sırasında yırtık çuvalların, artan eksilen oyların ortaya çıkması ve kentte gerilimin yükselmesi üzerine BDP’nin itirazı üzerine seçimler iptal edildi. Seçimlerin 1 Haziran’da yeniden yapılmasına karar verilen kentte günlerce sıkıyönetim manzaraları yaşandı. Halkın günlerce seçim hilelerini protesto ettiği kent adeta asker ve polis ablukasına alındı. Şimdi Ağrı 1 Haziran’da yeniden yapılacak seçimlere hazırlanıyor.

Ağrı’da yaşananları Ağrılılarla konuştuğumuz, yeniden yapılacak seçime dair hazırlıkları izlediğimiz ve kentin nabzını tuttuğumuz dosyamızda, sözü Ağrılılara, kentteki sendikacılar, siyasi parti temsilcileri, insan hakları savunucuları ve yöre derneklerine veriyoruz.

Usulsuzlükler ve şaibelerle gündeme oturan yerel seçimlerde olan biteni, seçimin iptal edilmesinin ardından halkın duygularını ve seçimlerin nasıl tartışıldığını gözlemek üzere gittiğimiz Ağrı’da şimdilik pek seçim havası yok. Ancak ‘seçim’ der demez herkes hararetle tartışmaya, konuşmaya başlıyor. BDP’yi destekleyenler hükümetin her türlü hileyle halk iradesini gasbettiğini söylüyor. Ağrı’da 1979’da Kürt siyasi çevrelerinin adayı olarak belediye başkanı seçilen Orhan Alparslan’ın darbeden sonra görevden alındığını ve daha sonra öldürüldüğünü, 1999’da HADEP’ten belediye başkanı olan Hüseyin Yılmaz’ın tutuklandığını hatırlatan Ağrılılar bu kez de BDP’li Sırrı Sakık’ın kazanmasına rağmen başkan olmasına izin verilmediğini belirterek, “1 Haziran’da BDP tüm düzen partileriyle yarışacak” diyor. AKP’yi destekleyenler ise mevcut belediye başkanından şikayetçi. “Biz oyumuzu Başbakan’a verdik” diyorlar.

İŞSİZLİK KENTİ AĞRI 

Ağrı’nın en işlek caddesindeyiz. Cumhuriyet Caddesi… 108 bin nüfuslu ilin, trafiğe kapalı bu caddesi üzerinde yürüyoruz. Bir yanda seyyar satıcılar, öte yandan dolup taşan kahveler…

Bir çay ocağına oturuyoruz. Yan masa da oturan gençlerle tanışıp başlıyoruz sohbete. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde Edebiyat bölümü öğrencisi olan Adem Şahin, seçimlerde BDP’ye haksızlık yapıldığını söyleyerek başlıyor konuşmaya. Hemen önümüzde ki kötü asfalt yolu göstererek “Bakın bu asfalt seçimlerden birkaç ay önce yapıldı ama durumu ortada” diyor ve ekliyor, “Bu şehirde tiyatro yok. İşsizlik oranı çok yüksek, gençler ya internet kafede, ya bilardo salonlarında ya da kahvelerde zaman geçiriyor.” İki dönem şehri AKP’nin yönettiğini hatırlatan Adem, yakın illerden Iğdır ve Van’ı örnek göstererek, “AKP iktidar partisi olmasına rağmen Ağrı hizmet görmedi” diyor. Çaylarımızı tazeleyen Volkan Soban ise “Biz seçimi kazandık aslında. Ama oylarımızı çalarak seçimin iptal edilmesine neden oldular” diye araya giriyor.

HENÜZ SEÇİM HAVASI YOK

Yeniden yapılacak olan seçime bir ay kala Ağrı’nın sokaklarında sessizlik hakim. Ara sokaklardan şehri gezmeye devam ediyoruz. Girdiğimiz kırtasiye dükkanında, Hayati Kaya ile karşılaşıyoruz. Kırtasiye dükkanının çalışanı. Seçimleri sorduğumuzda 1 Haziran’da BDP’nin kazanacağını, Ağrılıların mevcut belediye başkanı Hasan Arslan’a tepkili olduklarını söylüyor. “Mevcut belediyenin çalışmalarından memnun değilim” diye ekliyor. AKP’nin adayı Hasan Arslan’ın oylarının düşme sebebinin halkın tepkili olmasına, BDP’nin oylarının artmasını ise adayın Sırrı Sakık olmasına bağlayan Kaya’nın yanından ayrılıp, kırtasiyenin hemen yanındaki kahveye gidiyoruz. Oldukça kalabalık kahvede dolu masalardan birine oturuyoruz.

‘BDP TÜM DÜZEN PARTİLERİYLE YARIŞACAK’

Oturduğumuz masadaki Cihan Gündüz, “Ağrı’yı şimdiye kadar düzen partileri yönetti” diyor. Düzen partilerine tavır alan halkın bugüne kadar çeşitli yollarla sindirilmeye çalışıldığını söyleyen Gündüz, “70’li yıllarda Orhan Alpaslan Belediye Başkanı seçildi. Sonra katledildi. 1999’da HADEP’ten belediye başkanı olan Hüseyin Yılmaz cezaevine gönderildi. Şimdi ise şaibelerle dolu bir seçim sonrasında iptal kararı verildi. BDP’nin hiçbir yerde itirazları dikkate alınmazken, AKP defalarca itiraz etti ve kabul edildi” diyor. 1 Haziran’da BDP’nin tüm düzen partilerine karşı seçimlere gireceğini söyleyen Cihan Gündüz, “BDP artık seçimi kaybetse bile başarısız sayılmaz. Bu seçim artık tüm düzen partilerine karşı bir mücadele seçimidir” diyor.

Cihan Gündüz’le yaptığımız sohbete kulak misafiri olan herkes, kendi arasında seçimi konuşmaya başlıyor. Söze giren kahveci Dinçer Cengiz, “Ağrı’da zenginler AKP’ye veriyor oyunu. BDP’ye oyunu veren zengin yok” deyip uzaklaşıyor.

SOKAKTA ÇÖP KUTUSU YOK

Kahveden  çıkıp, bir sokağa yöneliyoruz. Karşımıza çıkan bir şarküteriye giriyoruz. Abdullah Tahtalı’ya seçimleri sorduğumuzda, o da belediyenin çalışmalarının yetersizliğinden yakınıyor. Küçük bir kızı olduğunu ve sokağa çıktıklarında kızının kendisine ‘Baba neden sokakta çöp kutusu yok’ diye sorduğunu anlatan Abdullah Tahtalı, “İşte burada belediyenin durumu budur” diyor.

‘DOĞALGAZ BURADAN GİDİYOR, BİZ TEZEKLE ISINIYORUZ’

Cadde üzerindeki elektrikçi dükkanında konuştuğumuz Azat Bulut, Ağrı’nın her dönem iktidar partisini desteklediğini söylüyor. O da bu seçimde ortaya çıkan tabloyu AKP’li belediyenin yetersiz hizmetlerine bağlayarak, “AK Parti, Hasan Arslan’ın yerine bir çobanı aday gösterseydi oyumu verirdim” diyor. Ağrı’nın gelişmesi açısından turizmin önemli bir faktör olduğunu, kaplıcaların, Murat Nehri’nin yeterince değerlendirilmediğini de söyleyen Bulut, “Doğalgaz Türkiye’ye Ağrı üzerinden gidiyor, ama Ağrı’da insanlar tezekle, kömürle ısınıyor” diye de ekliyor.

'AĞRI HALKI OYU ARSLAN’A DEĞİL, ERDOĞAN’A VERDİ’

Ağrı’daki turumuza eski Van Caddesi’nde devam ediyoruz. Kış aylarının oldukça soğuk geçtiği Ağrı’da alüminyum soba satılan bir dükkana giriyoruz. Elindeki çekici ile soba yapan ustanın adı Davut Doğukan. Selamlaşıp, seçimleri soruyoruz. Doğukan, aslında bu seçimde tüm Türkiye için geçerli olan bir tespitle başlıyor söze; “Bu seçimde Ağrı halkı oyunu aslında Başbakan’a verdi” diyor. “İnşallah AK Parti kazanır” diyen Davut Doğukan, Başbakanın Ağrı ziyareti sırasında da halka “Oyunuzu bana vereceksiniz” dediğini hatırlatıyor.
Doğukan, AKP’nin kazanmasını istiyor ama de oldukça şikayetçi. “İki dönemdir Ağrı’ya hiçbir şey yapmadılar. Ara sokakları gezip görün, daha birkaç ay önce dökülen asfalt yol şimdi çukurlarla dolu. Sosyal aktivite yok. Bir zamanlar Ağrı Spor vardı şimdi o da yok” diyen Doğukan, Ağrılıların buna tepki gösterdiği için bu seçimde AKP’nin gerilediğini söylüyor. Belediye Başkanı Hasan Arslan hakkında yolsuzluk iddiaları olduğunu da söyleyen Doğukan, “Doğru mu bilemem ama bunlar konuşuluyor. Ağrı halkı oyunu Arslan’a değil, Başbakan’a verdi. Ama eğer aday farklı olsaydı AK Parti seçimi kazanabilirdi” diyor. Seçim döneminde dağıtılan yardımları da eleştiren Doğukan, “Ağrı geri kalmış bir il. Daha fazla yatırım yapılması gerekirken, halka yardım dağıtılıyor. Bana balık verme, balık tutmasını öğret. İktidar yarın değişirse bu halkın durumu ne olacak” şeklinde konuşuyor.

YARIN: Üniversite öğrencileri, Eğitim Sen, İHD ve BDP temsilcileri...

Devlet, oy kullanmayalım diye seferber oldu!

Hazırlayanlar: Umut YEĞİN / Orhan KURUL

Ağrı’daki ikinci günümüzde bizi Eski Van Caddesi üzerindeki evinde misafir eden Üniversite Öğrencisi Vekil’le birlikte sabah erkenden şehir merkezine doğru yürüyoruz. Kahveler bu erken saatte bile neredeyse tamamen dolu. Cadde üzerinde yürürken konuştuğumuz birçok Ağrılının dert yandığı çukurlu yolları, hafriyat yığınını andıran ara sokakları daha yakından görüyor, bir yandan yürüyor bir yandan da fotoğraflıyoruz. Şehrin üniversite kampüsüne giden caddesi üzerinde yürürken Murat Nehri’ni görüyoruz. Nehrin çevresi çöplerle dolu. Üniversitede bir araya geldiğimiz gençlerle yaptığımız seçim sohbetinde görüyoruz ki çok sayıda öğrencinin seçimlerde oy kullanamaması için devlet kurumları adeta seferber olmuş. 2007 yılında Ağrı Dağı Üniversitesi olarak kurulan okul, daha sonra üniversitenin ve kampüsün yapımını üstlenen İbrahim Çeçen’in ismini almış ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi olmuş. Öğrencilerin oy kullanmasının türlü gerekçelerle engellenmesi bir yana, oy kullanmayı başaran birçok öğrenciye,  Ağrı’da okumalarına rağmen, ‘Siz burada yaşamadığınız halde oy kullandınız’ denilerek para cezası kesilmiş.

ÖĞRENCİLERE 875 LİRA CEZA!

Üniversitede okuyan öğrenciler seçime ilişkin sohbetimizde birçok sorunu gündeme getiriyor.
Seçimler sırasında İbrahim Çeçen Üniversitesinde okuyan birçok öğrenci Ağrı’da yaşamadıkları iddia edilerek oy kullanmalarının engellendiğini anlatıyor. Ocak ayından itibaren ailelerinin yaşadıkları illerden yerleşim yerini Ağrı’ya aldırmak istedikleri ancak engellerle karşılaştıklarını söyleyen öğrencilerden Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarında kalanlar da dahil birçok öğrenciye ‘Ağrı’da yaşamadıkları halde yerleşim yerini Ağrı’ya aldırdıkları’ gerekçesiyle 875 lira para cezası kesilmiş. Ve bu öğrencilerin büyük bir çoğunluğu da 30 Mart’ta oy kullanamamış.

KOMİK GEREKÇELERLE OY GASBI

İbrahim Çeçen Üniversitesi Öğrencisi Ezgi Çelikel ve Elif Uzun son sınıf öğrencileri. Ağrı merkezinde aynı evde kalıyorlar. Yerleşim yerini yaşadıkları eve aldırmak istediklerinde nüfus müdürlüğü tarafından kendilerine adreslerinde yaşayıp yaşamadıklarının kontrol edileceği söylenmiş. Kontrol için geldiklerinde iki öğrencinin de bu evde yaşadığı teyit edilmiş. Ancak şubat tatili dönüşünde bu öğrencilere yanlış adres beyan ettikleri gerekçesiyle 875 lira para cezası kesilmiş. Cezanın neden kesildiğini öğrenmek istediklerinde; “İkinci kez kontrol için gelindiğinde evde bulunamamışsınız” gibi komik bir gerekçe üretilmiş. Cezaya itiraz edip, belirttikleri adreste yaşadıklarını ispatlamışlar. Fakat bu kez de seçmen kaydı için tarihin geçtiği söylenerek oy kullanmaları engellenmiş.

‘ÜÇ AYLIK BURSUMUZA EL KOYDULAR’

KYK yurdunda kalan öğrencilerden Dilan Karadağ da yurtta kaldığına dair belgeyi Nüfus Müdürlüğüne götürmüş ancak “Yurt binası sistemde görünmüyor” cevabıyla karşılaşmış ve adres kaydını Ağrı’ya aldıramamış. Bunun üzerine oy kullanabilmek için merkezde kalan arkadaşlarının adresini veren Karadağ’ın talebi bu kez onaylanmış ve oy kullanabilmiş. Ama bu sefer de ‘Yanlış adres beyanı’ gerekçesiyle 875 lira para cezası kesilmiş. “Yurtta kaldığımı belgelerle ispatlamama rağmen bu şehirde yaşamıyormuşum gibi ceza kesildi” diyen Karadağ, “Devlet kredi olarak bize 300 lira para veriyor. Kestikleri cezayla da üç aylık kredime el koymuş oldular” şeklinde konuşuyor.

POLİSLERDEN EV KONTROLÜ

Mağdur öğrencilerden bir diğeri ise Zafer Kahraman. Aynı evi paylaştığı arkadaşına ceza kesiliyor. Arkadaşının adres beyanını kontrol için polislerin geldiğini söyleyen Kahraman, “Polisler o evde yaşadığımızı görüp imzalarımızı aldı. Ancak aradan biraz zaman geçtikten sonra yanlış adres verdiğimiz söylenerek bize ceza kesildi. Oyumuzu da kullanamadık “ diyor.

ÖĞRENCİLER OY KULLANMASIN DİYE SEFERBER OLDULAR

Ağrı Dağı Öğrenci Derneği Yöneticisi Uğur Kutevi, bölge illerinden üniversiteyi kazanarak Ağrı’ya gelen birçok öğrencinin oy kullanamadığını söylüyor. Öğrencilerin iradelerinin yok sayıldığını belirten Kutevi, “Yurtsever, Kürt öğrenciler oy kullanamasın diye hakimi, nüfus müdürü, rektörü, yurt müdürü el ele verdi. Her alanda bunun gibi engeller çıkarıldı. Bu engellemeler olmasa seçimlerde BDP’nin büyük bir farkla seçimleri kazanacağı biliniyordu. 1 Haziran’da yapılacak seçimde usulsüzlük olamaması için mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.

1 HAZİRAN’DA BDP’YE KARŞI İTTİFAK OLABİLİR

Seçim süreci ve bugüne dair görüşlerini almak üzere Ağrı’da iptal edilen 30 Mart seçimlerinde hem fiili gözlemci, hem de sandık görevlisi olan Eğitim Sen Ağrı Şubesi Mali Sekreteri Hacı Eker’le buluşuyoruz. Sandıkların sayımı sonucunda BDP’nin kazandığının deklare edilmesine rağmen, AKP’nin itirazları, daha sonra seçimin iptal edilmesini, “Halk iradesinin hiçe sayılması” olarak niteliyor Eker. 1 Haziran’da yeniden yapılacak seçimlerde ise hangi partinin kazanacağına dair tahmin yürütmenin zor olduğunu dile getiren Eker, “Seçime giren BDP dışındaki partilerin BDP’nin aleyhine ittifak yapma olasılığı var” diyor.

POLİS HALKI KIŞKIRTMAYA ÇALIŞTI

İnsan Hakları Derneği (İHD) Üyesi Ahmet Keleş de 30 Mart seçimlerinde gözlemciymiş. 30 Mart’ta oy kullanma sürecinde ciddi olumsuzluklar yaşanmadığını ancak sayımlar sırasında şaibelerin gündeme geldiğini söyleyen Keleş, “Sayımlar sırasında yaşanan en önemli insan hakkı ihlali polisin tutumuydu. İl dışından gelen polislerin ‘Biz çatışmaya geldik nedir bu durgunluk’ diyerek halkı kışkırttıklarını duyuyorduk” şeklinde konuştu. Bazı oy pusulalarının arkasında mühür olmadığını ve bu pusulalarda ‘evet’ mührünün BDP’ye basıldığını söyleyen Keleş, “BDP’nin seçimi kazandığını duyuran hakimin kısa süre sonra rapor alıp izne ayrılmasının arkasında neler olduğunu merak ediyoruz” dedi.

AĞRI SOKAKLARININ ÇALIŞAN ÇOCUKLARI

Ağrı’daki ikinci günümüzde soluklanmak için Cumhuriyet Caddesi üzerindeki bir çay bahçesinde oturuyoruz. Gözümüze en çok çalışan çocuklar çarpıyor Ağrı’da. Sokaklar kağıt mendil satan, ayakkabı boyayan, tartıcılık yapan çocuklarla dolu. Çay bahçesinde oturduğumuz kısa süre içerisinde en az on çocuk ‘Abe ayakkabıyı boyayam’ diye soruyor. Konuştuğumuz çocuklardan bir kaçı daha ilkokula gidiyor. Ailesinin geçimine katkı sağlayabilmek için çalıştıklarını söylüyorlar. Seçimleri sorduğumuzda hemen hepsi “BDP kazandı ama” diyerek başlıyor söze ve devam ediyor, “Biz bu sefer kazanacağız...”

BDP AĞRI İL EŞ BAŞKANI NECMETTİN EFE: AĞRI İSYAN ATEŞİNİN YAKILDIĞI YERDİR


Ağrı’daki tartışmalı seçimde ilk önce kazandığı açıklanan ancak daha sonra AKP’nin itirazıyla tekrarlanan sayımın ardından birçok usulsüzlük iddiasıyla seçimlerin yenilenmesini isteyen BDP’yle olanı biteni konuştuk. Parti binasında bir araya geldiğimiz BDP Ağrı İl Eş Başkanı Necmettin Efe hem o süreci hem de 1 Haziran’daki seçime ilişkin hazırlıkları anlattı.

AKP’nin Ağrı’da kaybettiği seçime şaibe karıştırdığını herkesin gördüğünü söyleyen Efe, “Ağrı Kürtler için önemlidir çünkü burası isyan ateşinin ilk yakıldığı yerlerdendir. AKP, bu ateşin henüz küllenmediğini gördüğü için, Ağrı’yı kaybetmek istemiyor” dedi.

AĞRI İRADESİNE SAHİP ÇIKACAK

Seçimi kazandıklarını açıklayan hakimin bir süre sonra izne ayrılmasını, BDP’nin bir çok yerde itirazları reddedilirken AKP’nin itirazlarının defalarca kabul edildiğini ve bunun bile başlı başına şaibeli bir durum yarattığını söyleyen Efe, “1 Haziran’da Ağrı halkı iradesine sahip çıkarak bir kez daha zafer kazanacak” dedi.

AĞRI HALKI İSYAN RUHUNU KORUYOR

30 Mart öncesinde başarılı bir seçim çalışması yürüttüklerini söyleyen Efe, 30 Mart’ta ilk sayımda 160 oy farkla AKP’li Aday Hasan Arslan’ı geride bıraktıklarının ilan edilmesinin hemen ardından AKP’nin itirazlarının başladığını ve her itirazda BDP oylarının azaldığını anlatıyor. “Son sayımda oy pusulalarının içinde bulunduğu bir torbanın yırtık olması sonucunda bizim talebimiz üzerine seçim iptal edildi” diyen Efe, “Ağrı halkı isyan ruhunu hâlâ taşıyor. Yıllarca asimilasyon, yok sayma politikalarına direnmiş bir kenttir Ağrı. AKP’nin ısrarı da bundan kaynaklanıyor. Bu isyan ruhunu kırmak, halkın yeniden mücadeleyi yükseltmesinin önüne geçmek istediler ve yasa dışı yollara başvurdular” şeklinde konuşuyor. Ağrı’nın Kürtler açısında çok önemli bir yer olduğunu söyleyen Efe, “İsyan ateşinin ilk yakıldığı yerlerdendir Ağrı ve o ateş hâlâ küllenmemiştir. AKP’nin Ağrı’yı bu kadar önemsemesinin nedeni de budur” diyor.

AĞRI’YA DARBE GÜNLERİNİ YENİDEN YAŞATTILAR

Seçimlerin iptal edilmesinin ardından şehirde adeta sıkıyönetim ilan edildiğini söyleyen Efe, “30 Mart ve sonraki günlerde adeta 12 Eylül günlerini yaşadık. Şehre giriş çıkışların yasaklanmasından, şehir içine kurulan barikatlara, şehir içinde gezen özel hareket timlerinden diğer bir çok yasa dışı uygulamayla darbe dönemlerini aratmayan günlerdi” dedi. Kentteki sıkıyönetim görüntüsünün de kendi çabalarıyla ortadan kalktığını ifade eden Efe, BDP yönetiminin ve Belediye Başkan Adayı Sırrı Sakık’ın, halkın provokasyonlara gelmemesi için sarf ettiği çabanın karşılık bulduğunu söyledi. Ağrı’da ‘BDP gelirse her gün bir cam kırılacak’ şeklinde yapılan propagandanın da çürütüldüğünü söyleyen Efe, “Bu sağduyu AKP tabanı içinde de yankı buldu. Bu durumun 1 Haziran seçimlerine de yansıyacağı kanaatindeyiz” dedi.

TÜM ÇEVRELER MAĞDURİYETİMİZİ GÖRDÜ

1 Haziran’da yapılacak seçime 30 Mart öncesinin eksiklerini gidererek başladıklarını söyleyen Necmettin Efe, “BDP’nin yaşadığı mağduriyet hemen hemen bütün çevreler tarafından görüldü ve bu sandığa da yansıyacak” dedi. 1 Haziran’daki seçimin 30 Mart’tan çok farklı olacağını söyleyen Efe, “Daha önce 81 ilde konumlanan AKP, şimdi bütün gücüyle Ağrı’ya yüklenecek. Ama biz 1 Haziran seçimlerinde 30 Mart’a göre daha iddialıyız. 1 Haziran’da hile yapanları sandığa gömeceğiz” şeklinde konuştu. 1 Haziran için diğer partilere ve Ağrılılara bir kez daha seslenen Efe, “Ağrı’da demokrasi ve barış kazansın. Demokrasi ve barışı işaret eden parti BDP’dir. Haklı taleplerimiz için BDP’yi destekleyelim”

İL DIŞINDAKİ SEÇMENLERE ÇAĞRI

Ağrı’da 30 Mart seçimlerinde 12 bin 500 seçmenin oy kullanmadığını belirterek bu seçmenlere de seslenen Efe, “İl dışındaki öğrenciler, başka sebeplerle oy kullanmamış seçmenler ya da mevsimlik işçiler bulundukları illerde ki HDP-BDP örgütleriyle iletişime geçerlerse biz onların kente geliş gidiş masraflarını da üstleneceğiz” dedi.

Ağrı’yı AKP gerdi



HAZIRLAYANLAR: Umut YEĞİN / Orhan KURUL

Ağrı Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AKYAD), uzun zamandır Ağrı’da çalışma sürdüren en aktif derneklerden. Dernek bünyesinde bir de ‘Barış Komitesi’ var. 26 kişiden oluşan bu komitenin içinde Ağrı’nın ileri gelenleri yer alıyor. Komitenin temel misyonu şehirdeki kavgalı aileleri barıştırmak. Barış Komitesi seçimlerde de gözlemci olarak çalışmış. Kentteki gelişmeleri en yakından takip eden isimlerden biri olan AKYAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İzci’yle görüşmek üzere dernek binasına gittiğimizde kalabalık bir grupla karşılaşıyoruz. Ve dernekte bulunanların Barış komitesi tarafından barıştırılmak üzere bir araya getirilen kavgalı iki aile olduğunu öğreniyoruz. 

Ailelerin barışmasının ardından Mehmet İzci’yle Ağrı’daki seçimleri ve seçim sonrası yaşananları konuştuk. 

Öncelikle derneğiniz bünyesinde oluşturduğunuz Barış Komitesinden söz eder misiniz biraz?
Ağrılı kanaat önderlerinden oluşan Barış Komitemizin 26 üyesi farklı siyasi görüşlere sahip insanlar. Aileler arası kan davalarının durdurulması, küs ailelerin barıştırılması gibi çalışmalar yapıyoruz. Bölgede gelişen sosyal ve siyasal olaylara karşı da adımlar atıyoruz. 

30 Mart seçimlerini Barış Komitesiyle birlikte yakından izlediniz. Bize seçim gününe ilişkin izlenimlerinizden söz eder misiniz? Ne oldu o gün Ağrı’da?

Evet, 30 Mart yerel seçimlerinde gözlemci olarak çalışmalar yürüttük. Gerilen ortamın yumuşaması için partilerle görüştük. İlk gün sayım bittikten sonra İl Seçim Kurulu BDP’li Sırrı Sakık’ın kazandığını duyurdu. Biz bu duyuru yapıldığı sırada seçim kurulundaydık. Bire bir yaşadık, tanık olduk. Daha sonra AK Parti’nin itirazlarıyla birlikte ortam gerildi. Bizler de bu gerginliği azaltabilmek için girişimlerde bulunduk. Vali ile görüştük. Valinin bu konudaki tutumu bizce samimiydi. Ancak şehrin giriş çıkışlarının kapatılmasıyla Ağrılıların psikolojisi etkilendi. Daha sonra BDP ile görüştük. Biz oluşabilecek bir çatışma ortamının çözüm sürecine zarar verebileceği kaygısındaydık. BDP yöneticileri ve Sırrı Bey oldukça sağduyulu davrandılar. Ne olursa olsun, bir kişinin bile burnunun kanamaması için ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. Biz bu süreçte taraflar arası mesajları getirip götürme misyonu da yüklendik.

AKP’nin size yaklaşımı nasıldı?

AK Parti’nin yaklaşımları olumsuzdu. Görüşme taleplerimiz reddedildi. AK Parti’li Hasan Arslan ve AK Parti il yöneticilerinin dayatmacı bir şekilde seçim sonucunu değiştirmeye çalıştığını gördük. Sonuçları kendi lehine çevirmek için çabalıyorlardı.

Peki AKP’nin sonuçlara bunca itirazını, Ağrı üzerindeki ısrarını neye bağlıyorsunuz?

AK Partililer açıklanan seçim sonucunun değişmesi için yoğun bir çaba içerisine girmişlerdi. Bunu da yaparken hükümetin, iktidarın tüm desteğini alarak yaptılar. Hüseyin Çelik’in de bu durumu körükleyen bir açıklaması vardı. “Sonuç her an değişebilir” demişti. Bu söylem Ağrılılarda kuşku uyandırdı. Ve ortam iyice gerildi. Hasan Arslan’ın bu kadar ısrarcı olmasının nedenini bu açıklamaya bağladı halk. 

Günlerce süren sıkıyönetim hali ve seçim sonucuna müdahale halkta nasıl bir duygu yarattı? 

Dışarıdan oldukça fazla polis ve asker getirildi. Bu halkı olumsuz etkiledi. Bir hafta boyunca esnaf iş yapamadı. Halk o dönem temel ihtiyaçları dışında alışveriş yapmadı. Hayat durma noktasına geldi. Halk askeri gördü. Adliye etrafını saran askerler halkın psikolojisini bozdu. Patnos’tan askerler getirildi. Bunların hepsi Ağrı’yı germeye yetti. Burada haksız bir dayatma gördük. Haksız bir iktidar gördük. Kamuoyu da BDP’yi haklı buldu. AK Parti’ye oy verenlerin ‘Elimiz kırılsaydı da vermeseydik. Biz böyle olacağını bilmiyorduk. Zaten Hasan Arslan’a değil AK Parti’ye oy verdik. Keşke vermeseydik’ dediklerine şahit olduk. BDP’nin mağduriyeti tüm Ağrı halkı tarafından görüldü.

Seçim de BDP’nin talebiyle iptal edildi... 

Evet, bu konuda da Sırrı Bey’in fedakarlık yaptığını düşünüyoruz. Büyük bir fedakarlık. Sandıkları biz de takip ediyorduk. İtirazlar sonrasında bile BDP önde gitmesine rağmen fedakarlık yaparak iptal edilmesini talep etti.

BDP önde olmasına rağmen neden iptal edilmesini istedi seçimin?
Çok sayıda güvenlik gücünün buraya yığılması, ortamın gerilmesi, psikolojilerin bozulması neticesinde daha kötü sonuçlar çıkar endişesi bu fedakarlığı yapmalarının nedenidir bizce. Çünkü her günün sonunda gerilen bir ortam vardı. Artık daha sert tepkiler ortaya koyan kişiler de vardı. Bu durum daha da büyüyebilirdi. 

AKP’nin tutumu neydi peki?

Kentin çok gerildiği süreçte AK Parti ile de yüz yüze görüşmek istedik. Ama maalesef sadece telefonla görüştüler. Bizler de “Demokratik, yasal haklarınızı kullandınız. Artık ortamı germeyin. Eğer söyleyecek sözünüz varsa da bizlerle, toplumla paylaşın ki herkes ne düşündüğünüzü bilsin. Kapalı kapılar ardından ahkam kesmekle olmaz. Bir araya gelelim” dedik. Ama ne bizlere ne de kamuoyuna çıkıp bu konu hakkında bir şey söylediler. Bu bizi en çok rahatsız eden husus oldu.

‘HALK İRADESİ İPOTEK ALTINA ALINMASIN’

Seçim yeniden yapılacak. Sizce 1 Haziran’da nasıl bir tablo çıkacak ortaya?
Öncelikle 1 Haziran seçiminin demokratik bir ortamda geçmesini temenni ediyoruz. Adil bir seçim olsun. Birilerinin bir takım güçleri kullanarak halkın iradesini hiçe saymasını istemiyoruz. İnsanların hür iradesiyle seçimde oy kullanması gerektiğini düşünüyoruz. Maddi çıkarlarla insanların fikirleri değiştirilmemeli. Hak edenin kazanmasını istiyoruz. BDP’ye haksızlık yapıldığını düşünüyoruz. Eğer aynı şeyler AK Parti için yapılmış olsa aynısını AK Parti için de söyleyecektik. Biz taraflarla, Valilikle, görüşmelerimizi gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Şimdiden girişimlere başladık. Toplantılar yapıyoruz. Adayların açık yüreklilikle kendilerini ifade etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Halkın iradesini ipotek altına alacak girişimler tekrar yaşanmamalı. Bu yöndeki çabalarımız devam edecek.

‘AĞRI KONUSUNDA HALK YANILTILDI’

Ağrı’da yaşananlar ülke genelinde gündem oldu. Peki yerel medyanın yaklaşımı nasıldı?
Ağrı’da o gün yaşananları birçok medya kuruluşu doğru aktarmadı. Birçok yerel medya organı taraflıydı. Doğrular halktan saklandı. Yerel basın mevcut belediye yönetimi ile olan ilişkilerinden dolayı gerçekleri yansıtmaktan çekindi. Objektif bir habercilik sergilenmedi. Ancak ulusal basın da sayım yapılırken BDP önde gitmesine rağmen saatlerce AKP’yi önde gösterdi. Halk yanıltıldı.

YARIN: Genel-İş Ağrı Şube Başkanı Ersin Erincik


'AKP’li başkan imzasını inkar etti, işçinin maaşını ödemedi'


 Ağrı’da yerel seçimlerde yaşanan usulsüzlükler ve sonrasındaki gelişmeleri Ağrılıların gözüyle masaya yatırdığımız dosyamızın son gününde, gündeme getirdiğimiz olay Ağrı Belediye Başkanı ve AKP’nin adayı Hasan Arslan’ın belediye işçilerine yaklaşımı ve belediyecilik anlayışına dair önemli veriler sunuyor. 

DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının Ağrı Şube Başkanı ve Bölge Temsilcisi Ersin Erincik’le işçilerin AKP’li Belediye Başkanı Hasan Arslan’la yaşadıkları sorunları konuştuk. Arslan’ın anlatımına göre, Ağrı Belediyesinde yetkili sendika olan DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasının Ağrı Belediyesi ile imzaladığı toplu iş sözleşmesi (TİS) Belediye Başkanı Hasan Arslan tarafından daha sonra ‘Bu sözleşmeyi ben imzalamadım’ denilerek reddedilir. Bunun üzerine sendika olayı yargıya taşır. Açılan dava sonrasında sözleşmedeki imzalar önce Erzurum’da daha sonra da İstanbul’da kriminal incelemeye gönderilir. İncelemelerin ardından imzanın Belediye Başkanı Hasan Arslan’a ait olduğu ortaya çıkar ve işçiler davayı kazanır. Ancak Arslan yargı kararına rağmen sözleşmeye uymaz ve işçilerin maaşlarını ödemez. 

TÜM DAVALARI KAYBETTİ

Arslan’ın toplu iş sözleşmesine koyduğu imzanın kriminal sonuçlara göre ‘sahte olmadığının’ belirlendiğini be işçilerin davayı kazandıklarını söyleyen Genel-İş Ağrı Şube Başkanı Ersin Erincik, “Buna rağmen işçilerin maaşları ödenmedi” diyor. Belediyenin her bir çalışanının sözleşmeden doğan farklarının 40 bin lira olduğunu söyleyen Erincik, “Belediyenin bu alacakları vermemesi üzerine sendika olarak belediyeye 3 milyon liralık tazminat davası açtık” dedi. TİS’in taraflar adına imza yetkisi olan 3-4 kişiyle birlikte imzalandığını ve kamuoyuna basın aracılığıyla da duyurulduğunu söyleyen Erincik, “Belediye işçileri bu süreçte maaş alamadıkları için mağdur oldu. İşçilerin bankalardan çektikleri kredi ve Ağrı esnafına olan borçlarını ödeyememesinin sebebi belediyedir” dedi.

‘BELEDİYEYE UĞRAMADAN MAAŞ ALANLAR VAR’

“Ağrı Belediyesinde keşmekeşlik hakim” diyen Erincik, “Belediyede çalışıyor gözükmesine rağmen bir gün bile belediyeye uğramayan kişiler var. Bunlar Hasan Arslan’ın yakın akrabaları. Bunlar adeta bankamatik çalışanı. Hasan Arslan’ın bu yakın akrabaları maaş günü bankamatikten para çekmekten başka iş yapmıyorlar” iddiasında bulunuyor. 
AKP’li Ağrı Belediye Başkanı Hasan Arslan’ı ‘Kendi işçisiyle yüz yüze gelemeyen bir belediye başkanı’ diye niteleyen Erincik, Arslan’ın da başkanlık yaptığı dönemlerde belediyeye doğru düzgün uğramadığını, uğradığı zamanlarda da saat 17.00’den sonra geldiğini söylüyor. Erincik, “Hasan Arslan yirmi beş gün il dışında beş gün Ağrı’da. Bu nasıl belediye başkanlığı” diyor.

YEREL BASIN GİZLİYOR

Ağrı Belediyesinde işler bu kadar karışıkken yerel basının tutumunun ne olduğunu, bu iddiaları gündeme getirip getirmediklerini sorduğumuz Erincik, “Yerel basın, basın ahlakını ayaklar altına almış. Hem belediyeden hem de valilikten nemalandıkları için bu konulara ilişkin doğru haber yapmıyorlar. Bazen bizim haberlerimizi yapıyorlar ama o zaman da söylediklerimizin tam tersini yazabiliyorlar” yanıtını veriyor. Belediye işçilerinin Başkan Hasan Arslan’a çok tepkili olduğunu söyleyen Erincik, “Bu emek düşmanı iktidara karşı Genel-İş olarak, sonuna kadar direneceğiz. İş bırakmaya varan eylemlerle, emeğimizin hakkını almak için elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz” dedi.

‘ÖZELLEŞTİRME VE TAŞERON ÇALIŞTIRMA EN BÜYÜK YOLSUZLUK’

AKP’li belediye hakkında birçok yolsuzluk iddiası olduğunu söyleyen Genel-İş Ağrı Şube Başkanı Ersin Erincik, sözü özelleştirme politikalarına ve işçiler için dizginsiz sömürü anlamına gelen taşeron sistemine getiriyor. “Özelleştirmeler ve taşeron sistemi en büyük yolsuzluktur” diyen Erincik, “Ağrı’da yolsuzluklar yapıldığı sıkça konuşuluyor. Özellikle Ağrı Otogarı’nın yapımı esnasında ciddi yolsuzluklar yapıldığı iddia ediliyor” diyor. Belediyenin aylık 3 milyon liralık bütçesi olduğunu söyleyen Erincik “Bu miktarın Ağrı halkına ve sokaklarına ne kadar yansıdığını ise halkın takdirine bırakıyorum” diyor. 

İŞÇİLERE ‘SIRRI SAKIK’IN TOPLANTISINA KATILIRSANIZ İŞTEN ATARIM’ TEHDİDİ

AKP’li Arslan’ın seçim sürecinde işçileri, “Sırrı Sakık’ın toplantısına katılırsanız sizi işten atarım” şeklinde tehdit ettiğini söyleyen Erincik “Asgari ücretli bir işçiyi işten atmakla korkutmaktan daha aciz bir durum yoktur” diyor.

‘ARSLAN HALKI KANDIRDI’

Hasan Arslan’ın kamuoyuna bir açıklama yaparak, işçilerin 6 bin lira aldıklarını iddia ettiğini söyleyen Erincik, “Ancak işçiler ilk altı ayda 2 bin 200 lira, diğer altı ay içinse 1800 lira aldı. Başkan halkı kandırdı. İşçilerin alacaklıları ‘Siz 6 bin lira alıyormuşsunuz’ diye işçinin kapısına dayandı” şeklinde konuştu. -BİTTİ-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder