2 Haziran 2014 Pazartesi

Bülent Gündüz: Xezal, Zilan û Agirî

Uzun ince kıvrımlı bir yolun sonunda, mor sümbüllerin kadife yapraklarını kokluyordu Xezal. Doğa, gökkuşağını kıskandıracak ahengiyle bezenmiş, turnaların o ulvi sesine hayranlıkla seyre durmuştu. Ürkek ceylan, mekap ayakkabılı genç kızın hışırtısıyla birden kulaklarını pür dikkat dikti. Dağlarda özgürlük şarkısını arayan genci görünce kaçmadı, çiçekleri koklamaya devam etti. İnsanlık, doğa katliamı ve ekolojiden bahsederken onlar dağlarda bu ahengin adeta sembolü olmuşlardı bile.


Xezal, sabah rüzgarıyla bir o yana bir bu yana dalgalanan reyhanları geçti, kekik kokularını da içine çekerek Zilan’a yaklaştı. Zilan, boynuna dökülen kıvrımlı zülüfleriyle adeta tanrıçaları andırıyordu. Kulaklarının her iki yanından sarkan kirazlar birazdan dudaklarından dökülecek kelimeler kadar sıcaktı. Papatyalardan taç takmıştı saçlarına bugün, tarihi bir güne hazırlanmıştı sanki. Zilan, tanrıça İştar gibi heybetle etrafını kolluyordu. Ürkek ceylan, Zilan’ı görünce sanki kendisini arayan bir anne görürcesine, adeta gözleriyle gülmeye başladı. Zilan’ın o asil duruşu karşısında büyülenen Xezal usulca yaklaştı ona.  Göz göze geldiler. Ararat’ın bir yamacından Serhat’a, Agirî’ye bakınıp öylece durdular.

Zilan, Xezal’ın yanaklarına dayadı yanaklarını, zarif boynunu narin elleriyle şefkatle okşadı. Xezal’ın adeta sürme çekilmiş gözlerine öylece bakakaldı: ‘Bu dağlar, bu çiçekler, bu kekik kokulu toprak ve sen Xezal! Hepiniz Kürdistansınız’ deyiverdi. Xezal, narin boynunu Zilan’a çevirdi, burada ne aradığını sorarcasına bakışlar fırlattı. Zilan, yavaşça eğildi. Burnunu Xezal’ın burnuna dayadı ve gözlerini kapattı: ‘Ben adımı Zilan’ın kanlı deresinden aldım Xezal, bugün 1 Haziran; dedelerimizin katilleri ve yıllardır aradığımız kilamları çalanlar Agirî’deler. İçim acıyor, yüreğim burkuluyor. Onların zulmü benim adımda, dedemin çığlığında gizli. Mezarını bile bilmediğim atalarımın altında yattığı bu topraklara basmaları bile acıtıyor beni. Aslında aradığım özgürlük kilamını sanki burada bulacağız diye bir hisle geldik arkadaşlarımla. İsyan Ateşini fitilleyen Agirî’ye, yani başladığımız yere geri döndük’ dedi ve arkadaşlarını işaret ederek ellerindeki meşaleleri gösterdi: 'Bugün bu meşalelerle Ararat’ı gelin gibi süsleyeceğiz. Bugün, akşam saatlerinde, sürekli horlanan halkımızın zaferini gözlerinden okumak için, kayıp kilamlarımızı dengbêjlerimizden dinlemek için geldik buraya.’

Zilan, konuşmasını bitirdiğinde Xezal ortadan kaybolmuştu. Büyülü buluşmadan sonra derin bir sessizlik hakim oldu. Xezal’ın çalılıklar arasından kaybolmasıyla bozulan sessizlikle kendine geldi Zilan. Xezal’ın arkasından: 'Git Xezalamın, git özgürlüğün tadını çıkar’ dedi. Xezal, çalılıklar arasından Zilan’ın arkadaşlarını gözetliyordu, son bir kez geriye döndüğünde Zilan onu kadife bakışlarla uğurluyordu. Xezal, ani bir hamleyle kekik kokulu dağlara doğru tırmanmaya başladı. Kim bilir, belki de akşamleyin arkadaşlarını haberdar edecek, yakılacak zafer meşalelerine onlar da uzaktan seyre hazırlanacaktı.

Agirî’de yapılan belediye seçimi sonuçlandığında, Agirî’nin doruklarını, meşalelerle gelin gibi süslenmiş görürseniz şaşırmayın. Xezal, yani Kürdistan dağlarında özgür dolaşan ceylanlar, Kürdistan gerillalarının doğayla harmonisini anlatan bir şarkı misali bu gösteriye eşlik edecekler.
Eğer sandıklardan oy çalınmamışsa, Agirî’de Kürtleri temsil eden adaylara verilmiş her oy, iktidarın yürüttüğü kirli oyunları boşa çıkarmış olacak. Her oy, bir dönem Agirî Cumhuriyeti’ni kuran ve sonrasında hunharca katledilen atalarımızın ruhunu şad eyleyecek. Zilanların Ararat eteklerinde yaktığı meşalelere ışık olacak. Kürdistan kadar güzel ve onun kadar yüce kızlarımızın özgürlük kilamlarına ses olacak. Agirî’de son zamanlarda, sistematik olarak uygulanan devlet terörü, Zilan’ın Xezal’ıyla buluşmasına olan kıskançlıktan başka bir şey değildi.

Agirî’de ele geçecek yerel bir yönetim Serhat’ın kalbinden, Ararat’ın heybetiyle Kürt kültür ve sanatıyla buluşacak. Onlarca kez yenilen bir iktidarın halkın iradesini hiçe sayıp seçimi yenilemesi başka nasıl açıklanabilir. Kürdistan, son yüzyılın belki de en kilit noktalarından biriyle sınanmak istendi. Agirî’nin 85 yıl önce 'Muhayyel Kürdistan burada meftundur’ sözlerini sisteme yedirecek darbe, devlet ve iktidarın uykusunu halen kaçırmaya devam ediyor. PKK’nin yürüttüğü mücadeleyle her ne kadar bu betonlar kırılıp özgür bir irade yaratılmışsa da, üzerinden seksen beş yıl geçse de devlet Agirî isyanında katlettiği ve alay ettiği halkın karşısında alacağı bir yenilgiyi hazmedemiyor. Devlet ve AKP’nin bu seçime atfettiği ‘değer’ ancak bu tarihi alt yapıyla analiz edilirse anlaşılabilir. Çünkü elden çıkacak bu şehir halkıyla, şehitleriyle, dengbêjleriyle, dağlarıyla ve Kürdistan haritasındaki yeriyle, Kürt kültür ve sanatına kaynaklık eden yazılı ve sözlü eserleriyle Kürdistan'ın en stratejik parçasıdır.


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder