16 Haziran 2012 Cumartesi

PAJK, Sema Yüce'yi andı


Behdinan - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi (PAJK), 14 yıl önce bedenini ateşe vererek hayatını kaybeden kadın militan Sema Yüce’yi andı.


21 Mart 1998’de bedenini ateşe veren ve 17 Haziran 1998’de hayatını kaybeden Sema Yüce anısına yazılı bir açıklama yapan PAJK, “Bugün bizler, Sema yoldaşın özgürlük duruşuyla, emeğiyle yarattığı değerleri güncelleştirip, güçlendirerek kadın özgürlük mücadelemizi geliştiriyor, büyütüyoruz” dedi.

PAJK’ın açıklaması şöyle: “Tarih, bizim toplumsal bilincimiz, belleğimiz olduğu kadarıyla, kim olduğumuzu, nerden geldiğimizi ve nasıl yaşadığımızı ifade eder. Egemenlerin tarihi karşısında kendi öz tarihimizi gün ışığına çıkarmak, anlamlandırmak ve onun üzerinden geleceğe bakmak bizim varlık ve kimlik gerekçemizdir. Güncelliği ise inandığımız değerler uğruna anlam gücüyle yaşamayı ya da o güncellik içerisinde, her koşulda bedeller ödemeyi bilmekle tarihe mal ederiz. Bizim gibi özgürlük mücadelesi veren, vermekte olan bir hareket yaşadığı her günü böylesine bir güncellik içerisinde karşılamaktadır. Bizler anlamlı bir yaşamı yaratmak kadar acı tecrübelerin yarattığı bedelleri de güçlü karşılamaya, sahiplenmeye çalıştık. Hemen her ayda, zamansız ve ansızın aramızdan ayrılan ve erkenden toprağa düşen binlerce yoldaşımızı şehitler gerçeği içerisinde tarihe mal etmeyi, yarattıkları değerleri korumak kadar büyütebilmeyi ve onların özgürlük ütopyalarını gerçekleştirme mücadelesi içerisinde olmayı en temel görevimiz bildik. Bu temelde 17 Haziran Sema Yüce yoldaşın şahadet yıldönümü vesilesiyle tüm Haziran şehitlerimizi saygıyla anıyor ve mücadelelerine bağlı kalacağımızı belirtiyoruz.

Özgürlük mücadelemiz içerisinde Haziran ayında şehit düşen tüm kadın yoldaşlarımızı böylesine tarihsel ve güncellik içersinde yeniden anmak kadar, onların onurlu ve soylu özgürlük çizgisinde kararlıklarını kendi kişiliklerimizde oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Onlar bir halkın acılarını, isyanlarını olduğu kadar umuda, sevgiye ve özgürlüğe olan susamışlığını kendi yüreklerinde taşıyan biricik yoldaşlarımızdı. Onlar, hiçbir zaman köleliğin, zavallılığın bir kader olmadığını tam tersine bunu derinden yaşayan bir halkın ya da bir toplumun kendi öz değerlerine ve tarihine kavuştukça dirileceğini ve özgürlüğe en yakın konuma geleceğinin bilincinde olan yoldaşlardı. Halk olarak köklü ve eski bir tarihimiz olmakla birlikte, en çok katliama, asimilasyona ve şiddetin her türlüsüne maruz kaldık ve bu gerçeğe direnen binlerce yoldaşımızı kaybettik. Acıya karşı direniş, teslimiyete karşı direniş, asimilasyona, kimliksizliğe, köleleştirilmeye karşı direniş en önemlisi de mevcut olana alıştırılmaya, değersizleştirilmeye karşı direniş biz de kültür haline geldi. 17 Haziran’da şehit düşen Sema Yüce yoldaşımız bu direniş kültürün amansız bir takipçisidir. Sema yoldaş Türk zindanlarındaki tüm teslimiyetçi, ihanetçi yönelimlere karşı Kürt kadının onurlu mücadelesine olan sonsuz bağlılığını, andını “Kadınlar, küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdırlar. Küllerinden yeniden doğmayı başaran, bunun kıvılcımı olan her kadın, özgür Kürdistan’ın dokuyucusu olacaktır” sözleriyle bu tutkunun ateşinde kül olmak ve bu küllerden yeniden kendini yaratmak için bedenini ateşe vererek özgürlük çizgisinin bir neferi, bir fedaisi olduğunu yediden yetmişe herkes göstermiştir. Düşünsel, moral ve yaşamsal açıdan Önder Apo’yu tek merkez haline getiren Sema yoldaş, “Nasıl ki gökyüzünde iki güneş yoksa ve olamayacaksa, bir insan için, özgürleşmek isteyen bir kadın için, iki yaşam seçeneği, iki moral merkez olamaz” diyerek Kürt kadının özgürlüğe ve Önder Apo’ya olan bağlılığını dile getirerek gerçekleştirdiği eylemle bunun en üst düzeyde ifadesi olmuştur. İşte bugün Kürdistan kadını ve kadın özgürlük mücadelesinin militanları olarak ‘Reber Apo’ya Özgürlük, Soykırıma Son’ şiarıyla gerçekleştirdiğimiz hamleyi yaygınlaştırarak güçlendirmek, tüm yaşamımızın ve çalışmalarımızın merkezine oturtmak şehitlerimize verilecek en temel cevap olmaktadır.

Sema yoldaş, yaşam anlayışıyla, yoldaşlık sevgisiyle en önemlisi de Önderliğimizi derinden anlama istemiyle bir çizgi devrimcisi, fedaisidir. Bugün bizler, Sema yoldaşın özgürlük duruşuyla, emeğiyle yarattığı değerleri güncelleştirip, güçlendirerek kadın özgürlük mücadelemizi geliştiriyor, büyütüyoruz. Ve biliyoruz ki, Gulan, Sema ve Zilan yoldaşlar şahsında tüm Haziran ayı kadın şehitlerimizi anmak kadar, Onların yaşam duruşlarını, çizgi mücadelesindeki kararlılıklarını ve her türlü ihaneti ve işbirlikçiliği içeren yaşam anlayışları karşısındaki onurlu direnişlerini geliştirmek, bizim şehitler karşısındaki sözümüz ve pratiğimizle mümkün olacaktır.

Bizler bu Haziran ayında Semaca, Zilanca yaşamanın, Semaca, Zilanca direnmenin ve onurlu bir mücadelenin sahibi olabilmek için tüm şehit yoldaşlarımızı Önderliğimizin deyimiyle toprağa değil, yüreğimize ekiyoruz. Çünkü biliyoruz ki, şahadet gerçeğine bağlılığın gereği, yüreğimizi arındırmak, yüreğimizi büyütmek ve bir halkın özlemlerine cevap olabilmek bununla mümkün. Ve yine biliyoruz ki, yüreğimizi ve beynimizi büyütmemiz, Önder Apo’nun yolunda yürümekle, başta Kürt halkının en yürekli çocukları olan, yürekleri ve zihinlerini Önder Apo’nun ışığıyla bilemiş şehitlerimizin yarattığı değerlerle yürümekle gerçekleştirebiliriz. Bu temelde başta Kürdistan kadınları olmak üzere tüm halkımızı Önderliğimizin özgürlüğünü sağlamak için Önderlik etrafında direniş mücadelesini yükseltmeye ve eylemlerini her zamankinden daha fazla geliştirmeye çağırıyoruz.”

ANF



Sema YÜCE Kimdir ?


Adı Soyadı: Sema YÜCE
Kod Adı: Serhıldan
Baba Adı: ----
Ana Adı: ----
Doğum yeri ve tarihi: 1971, Aşağı Kargalık köyü / Tutak / Ağrı
Katılım yeri ve tarihi: 1991, Mardin
Şehadet yeri ve tarihi: 17.06.1998
Görevi: Gerilla


Sema yoldaş, 1971 yılında Ağrı'nın Tutak/ Aşağı Kargalık köyünde dünyaya gelir.

İlkokulu kendi köyünde, ortaokulu Tutak'ta, Liseyi Ağrı'da büyük bir başarıyla tamamlar. Üniversiteyi de Ankara'da okur. İlkokuldan üniversiteyi bitirinceye üstün bir başarı temposu göstermiştir.

Sema yoldaş, Kürdistan'nın şeyhlik kurumunun hakim olduğu geniş bir ailendendir. Ailede yurtseverlik deden kalma kuşaktan kuşağa geçmiştir. Köy ve akraba çevresinden bir çok kişinin Partiye katılmış olması Partiye ve Kürdistan sorununa karşı Sema yoldaşı duyarlı kılmış ve ilgisini çekmiştir.

1991 yılında Ankara'da üniversiteyi okumaya başladığı sırada fiili olarak parti ile tanışır. Kısa sürede Partiye katılmaya karar verir. Sema yoldaş o dönemki yurtsever gençlik içerisinde böylesi bir seçime giderken oldukça bilinçli ve mantıklı hareket etmiştir. Ülkede yaşanan savaş koşulları bunu gerekli kılmıştır. Bundan ötürü, hiçbir dış faktör kendisini etkileyemez. Yani Sema yoldaş, yönünü kabeye, Kürdistan'a vermiş. Özgürlüğün, özgürce solunduğu dağlara yönelir. Bunu 1991 yılında Mardin'de partiye katılarak gerçekleştirir.

Sema yoldaş devrimci olmadan önce, hem aile içinde, hem de tanındığı çevrede büyük bir saygı ve değer görür. Çünkü edinmiş olduğu terbiye ölçüleri herkesi etkiler, O'nu saygın bir insan durumuna getirir. Kürdistan ve PKK O'nu bir hayli etkilediği gibi, O'nu etkileyen diğer önemli bir husus ise, Kürt kadının Kürdistan dağlarında savaşması olur. O, buna özlem duyar ve gerçekçi bulur.

Sema yoldaş, artık gerillayla birliktedir. Bir-iki ay Mardin eyaletinde kaldıktan sonra, eğitim görmek için Önderlik sahasına gelir. Önderlikle tanışır. Burada bütün insani ve sosyal yeteneğini seferber ederek, önderliği, süreci ve dönemin ihtiyaçları üzerinde yoğunlaşır, herşeyi anlamaya ve kavramaya çalışır. Sema yoldaş zeki ve çalışkan biridir. Hemen hemen her konuda olduğu gibi, Önderliğin kadına verdiği özgün yaklaşımını kişiliğine indirgeyerek bilince çıkarmaya çalışır. Daha doğrusu Kürt kadını kimdir, kadın nedir, kadının rolü nedir, kadın Kürdistan devriminde nasıl bir rol oynayabilir vb. tüm konular üzerinde özel olarak durur ve kendini yetkinleştirmeye çalışır.

Sema yoldaş Önderlik sahasındayken okulun en gözde öğrencilerinden biridir. Yani eğitime katılımı, sosyal yaşamdaki olgun ve mütavazi kişiliği Önderliğin dikkatini çeker. Çünkü Parti Önderliği'nin; "Kendini örgütleyen insan en iyi militandır..." belirlemesi Sema yoldaş için yaşamın en belirgin ilkesi olur. İlkeli yaşamak, ölçülü davranmak, yaşamın bir gereği olur O'nun için.

Önderlik sahasında eğitimini büyük bir kararlılık içerisinde tamamlar. 1992 Mayıs-Haziran aylarında bir grup arkadaşla, Serhat Eyaletine gider. Burada da kısa bir süre faaliyetlerde yerini alır. Resmi olarak Partiden ilk kez görev almış oluyor. Görevde başarılıdır. Halka yaklaşımı olumlu ve geliştiricidir. Burada da kısa bir süre kaldıktan sonra, örgüt kararıyla kitle faaliyetlerini sürdürmek için, Ağrı şehir merkezine gider. İki-üç ay çalıştıktan sonra, görev başındayken, bir ihbar sonucu şehir merkezinde yakalanır. Üzerinde silah yoktur, bu durum onu çok üzer.

Düşman Sema yoldaş'ı kısa sürede çözmeye çalışır. Ama düşmanın uğraşıları boşunadır. Çünkü Sema yoldaş Parti'nin terbiye ve direnme ölçülerini almış, bunun APO'cu ruhuyla bütünleşmiştir. İşte bundan ötürü üzerinde yakalanan bazı notları dışında, hiçbir şey kabul etmez.

Uzun bir sorgulamadan sonra savcılığa çıkarılır, tutuklanıp cezaevine gönderilir. Hiçbir şey Sema yoldaşın umrunda değildir. Çünkü düşman O'nu çözememiştir. O da bunun gururu içindedir.

Mahkemede de Partiyi ve ulusal kurtuluş mücadelemizin haklılığını savunarak, siyasi savunma yapar. Bunun üzerine mahkeme Sema yoldaşa 22 yıl ağır hapis cezası verir ve Nevşehir cezaevine nakledilir. Daha sonra oradan da Çanakkale cezaevine sürgün edilir. Bu sürgünler Sema arkadaş için şaşırtıcı olmaz. Çünkü devletin cezaevi politikası PKK tutsaklarını psikolojik baskından tutalım, fiili işkenceden, rehabilitasyon uygulamalarına kadar insanı insanlığa karşı suçlu bir duruma getirmek istediklerini bilir.

Sema yoldaş, bu son eylemi gerçekleştirmeden önce, kendi kendisiyle büyük bir hesaplaşya girer. Yani Önderliği düşünür, Partiyi, mücadeleyi ve süreci düşünür. 21 Mart'ı Çağdaş Kawa Mazlum Doğan'ı; Dörtler'i, 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Şehitlerini, Ali Erek'i, Cemal Arat'ı ve Orhan Keskin'i düşünür; tabii bunun yanında Zekiye'yi, Rahşan'ı, Ronahi ve Berivan'ı düşünür. Herbirisi bir parça vatandır O'nun için. Ama herşeyi ve tüm bir yaşamı düşünürken, Agit'i ve bedenlerinde bombayı patlatan yüzlerce gerillayı düşünür; herşeye karşın tarihin derinliklerine dalar, Roza Lüksembur'u, Clara Zetkin'i, Papaz Bruno'yu ve ateşin en güzel insanı olan Premethus'u düşünür... Yıldızlarla birlikte olur, gökyüzünde bulutların kanadına tutunur; annesinin yanına gider, onunla olur; küçük kardeşlerinin gözlerinde yağmur olur; Ağrı'da bin yılların hasretini çeken kardelen çiceği olur; Ağrı'nın bir kanadı, Cudi'nin bir gözü, Munzur ve Peri nehrinin asi suyu olur; en nihayetinde yine Mazlum ve Zilan'ı düşünür. Zilan, sözcüğü beyninden geçerek dilden ifade bulunca "Ax! Ben yanayım, ben atom parçaları olayım, ben özgürlük ve inancın bilinci olayım; ben saçlarında tel tel olmuş güneş ışınları olayım Zilan'ın; ben, bütün bir ülkemin nefes alış-verişi olan Başkan APO olayım ve ben Zilan, Zilan'ın omuzlarıma bıraktığı bir çift göz olayım..." derken günler öncesinde hazırlamış olduğu kolonyayı zülüfleri hiç bozulmamış o kutsal bedeninin üzerine döküp, ateşe verirken tarih 21 Mart 1998'i gösteriyordu o gün. O, ilahi yaşamın tüm ihtişamına kavuştuğu için ateşle saçlarını tarıyor, kıvılcım parçalarıyla gözlerine sürme çekerken; "Ben Zilan, ben Mazlum olacağım..." diyordu mırıldanmaları arasında...

Mektubunun bir yerinde bütün şehitleri ve Önderliği selamlarken, düşmana ilişkin de "...Artık bu zulüm ve katliama son verin... Sizin bu vahşet ve katliam politikanızı protesto ediyorum... Siz bu halkı yenemeyeceksiniz... Bu eylemimi sizin bu vahşet politikanızı protesto etmek için gerçekleştiriyorum... Ve 21 Mart'lar daha çok gürlenecek ve daha çok kutlanır olacaktır Kürdistan'da..." diye yazar.

Sema yoldaş, bu soylu eylemde şehadete kavuşmaz. Yaralı olarak hastaneye kaldırılır. Kendisi üzgündür. Çünkü O'nun amacı ve isteği Zilan'ın güneşi ile kendini yıkamaktı. Yaralı haliyle tam üç ay milimi milimine, saati saatine, günü günlere katarak yaşam mücadelesini verir. Güçlü ve inançlıdır. Her nefes alış verişinde, "Zinê'den miras kalma, Zilan'ın gerçekleştirdiği ve yarattığı "Cennet Bahçe'sine gitmek istiyorum..." diyordu annesine... Diğer önemli bir vasiyeti ise "Eğer bir gün ölürsem beni ya köyüme dedemin yanına, ya da şehit yoldaşlarımın yanına gömün" olmuştu.

Sema yoldaş, 17 Haziran 1998'de gözlerini yaşama kapatırken bile bir melek kadar güzeldi, bu güzelliğinden hiçbirşey kaybetmemişti halen. Biraz gecikmeli de olsa, isteği yerine gelmişti Sema yoldaş'ın. Yani Zilan yoldaş'ına kavuşmuştu. Hatta son nefesinde; "Zilan...! Zilan...! Tut elimden..." dediğinde bütün bir Kürdistan "Ax...! Sema" demişti o gün. Çünkü Sema, yeni bir yaşam olmuştu...

Kurdish:

Sema Yüce (Serhildan) di sala 1971an da li gundê Asagi Kargalik a grêdayî navçeya Agirî a Tûtakê ji dayik bû. Dibistana Sereke li gundê xwe ya navendî li Tûtakê û lîseyê jî li Agiîyê xwend. Ji bona zanîngehê diçe Enqerê û li vir bi PKK'ê re dikeve têkiliyê. Di sala 1991an da ji Mêrdînê tevlî refên gerîlla dibe. Di Gulana 1992an da bi komek hevalên xwe diçe Serhedê. Piştî xebata çend mehan di encama îxbarekê de li navenda bajarê Agirî tê girtin. Dadgeha Tirkîyê 22 sal cezayê zindanê lê dibire û dişîne zindana Nevşehîrê. Piştre jî sirgûnî zindana Çanakkaleyê dikin. Sema Yüce (Serhildan), di Newroza sala 1998an da li hemberî zext û zordariyên dewleta tirk agir bi bedena xwe dide û di 17'ê pûşperê 1998 de jiyana xwe ji dest dide.

Ilgili yazilar:
http://www.serxwebun.com/2003/06/hab02.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder