Sema Yüce, 1971 yılında Ağrı’nın Tutak/ Aşağı Kargalık köyünde dünyaya gelir. İlkokulu kendi köyünde, ortaokulu Tutak’ta, liseyi Ağrı’da başarıyla tamamlar. Üniversiteyi de Ankara’da okur. İlkokuldan üniversiteyi bitirinceye dek üstün bir başarı temposu göstermiştir.
Yüce, 1991 yılında Ankara’da üniversiteyi okumaya başladığı sırada fiili olarak PKK ile tanışır. Sema Yüce o dönemki yurtsever gençliğin en bilinçlileri içerisinde yer alır. Ve bu bilinçle özgürlüğün, özgürce solunduğu dağlara yönelir. Yüce, 1991 yılında Mardin’de partiye katılır.
Sema Yüce, devrimci olmadan önce, hem aile içinde, hem de tanındığı çevrede büyük bir saygı ve değer görür. Çünkü edinmiş olduğu terbiye ölçüleri herkesi etkiler, O’nu saygın bir insan durumuna getirir. Sema, artık gerillayla birliktedir. Bir-iki ay Mardin eyaletinde kaldıktan sonra, eğitim görmek için sahaya geçer. PKK Lideri Abdullah Öcalan’la tanışır. Burada bütün insani ve sosyal yeteneğini seferber ederek, sürecin ve dönemin ihtiyaçları üzerinde yoğunlaşır, her şeyi anlamaya ve kavramaya çalışır. Hemen hemen her konuda olduğu gibi, cins bilinci konusunda da önemli bir yoğunlaşmaya girer. Kürt kadını kimdir, kadın nedir, kadının rolü nedir, kadın Kürdistan devriminde nasıl bir rol oynayabilir vb. tüm konular üzerinde özel olarak durur ve kendini yetkinleştirmeye çalışır. İlkeli yaşamak, ölçülü davranmak, yaşamın bir gereği olur O’nun için.
1992 Mayıs-haziran aylarında bir grupla Serhat eyaletine gider. Burada da kısa bir süre faaliyetlerde yer alır. Yüce, resmi olarak partiden ilk kez görev almış oluyor. Görevde başarılıdır. Halka yaklaşımı olumlu ve geliştiricidir. Burada da kısa bir süre kaldıktan sonra, örgüt kararıyla kitle faaliyetlerini sürdürmek için, Ağrı şehir merkezine gider. İki-üç ay çalıştıktan sonra, görev başındayken, bir ihbar sonucu şehir merkezinde yakalanır.
Uzun bir sorgulamadan sonra savcılığa çıkarılır, tutuklanıp cezaevine gönderilir. Mahkemede de partiyi ve Kürtlerin ulusal kurtuluş mücadelesinin haklılığını savunarak, siyasi savunma yapar. Bunun üzerine mahkeme Sema Yüce’ye 22 yıl ağır hapis cezası verir ve Nevşehir Cezaevi’ne nakledilir. Daha sonra oradan da Çanakkale Cezaevi’ne sürgün edilir. Bu sürgünler Sema Yüce için şaşırtıcı olmaz.
Sema Yüce, bu son eylemi gerçekleştirmeden önce, kendi kendisiyle büyük bir hesaplaşmaya girer. 21 Mart’ı Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ı; Dörtler’i, 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Şehitleri’ni, Ali Erek’i, Cemal Arat’ı ve Orhan Keskin’i düşünür; tabii bunun yanında Zekiye’yi, Rahşan’ı, Ronahi ve Berivan’ı düşünür. Her birisi bir parça vatandır O’nun için... Her şeye karşın tarihin derinliklerine dalar, Rosa Lüksemburg’u, Clara Zetkin’i, Papaz Bruno’yu ve ateşin en güzel insanı olan Promethus’u düşünür... Zilan, sözcüğü beyninden geçerek dilden ifade bulunca “Ax! Ben yanayım, ben atom parçaları olayım, ben özgürlük ve inancın bilinci olayım; ben saçlarında tel tel olmuş güneş ışınları olayım Zilan’ın; ben, bütün bir ülkemin nefes alışverişi olan Başkan APO olayım ve ben Zilan, Zilan’ın omuzlarıma bıraktığı bir çift göz olayım...” derken, günler öncesinde hazırlamış olduğu kolonyayı, bedeninin üzerine döküp ateşe verirken, tarih 21 Mart 1998’i gösteriyordu o gün. O, ilahi yaşamın tüm ihtişamına kavuştuğu için ateşle saçlarını tarıyor, kıvılcım parçalarıyla gözlerine sürme çekerken; “Ben Zilan, ben Mazlum olacağım...” diyordu mırıldanmaları arasında...
Sema Yüce, bu soylu eylemde şahadete kavuşmaz. Yaralı olarak hastaneye kaldırılır. Kendisi üzgündür. Çünkü O’nun amacı ve isteği Zilan’ın güneşi ile kendini yıkamaktı. Yaralı haliyle tam üç ay milimi milimine, saati saatine, günü günlere katarak yaşam mücadelesi verir. Güçlü ve inançlıdır. Her nefes alışverişinde, “Zinê’den miras kalma, Zilan’ın gerçekleştirdiği ve yarattığı “Cennet Bahçe’sine gitmek istiyorum...” diyordu annesine... Diğer önemli bir vasiyeti ise “Eğer bir gün ölürsem beni ya köyüme dedemin yanına, ya da şehit yoldaşlarımın yanına gömün” olmuştu.
Sema yoldaş, 17 Haziran 1998’de gözlerini yaşama kapatırken bile bir melek kadar güzeldi, bu güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti halen. Biraz gecikmeli de olsa, isteği yerine gelmişti Sema yoldaşın. Yani Zilan yoldaşına kavuşmuştu. Hatta son nefesinde; “Zilan...! Zilan...! Tut elimden...” dediğinde bütün bir Kürdistan “Ax...! Sema” demişti o gün. Çünkü Sema, yeni bir yaşam olmuştu... Sema Yüce, Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ni en iyi anlayanlardan biri oldu. Ve Kürt kadını ve özgürlük mücadelesi veren tüm kadınların özgür yaşam manifestosu olarak tarihe not düştü.
Tarihe Not Düşenler / Zilan Nudem
Özgür Gündem Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder