30 Haziran 2013 Pazar

Ararat’ın gölgesinde kadınlar katlediliyor

Bu yazı özellikle Ağrılıları kızdıracak biliyorum ama gerçekleri görmezsek, üzerine gitmezsek nasıl çözeceğiz sorunlarımızı? Hatta "birkaç münferit olayı neden bütün Ağrılılara mal ediyorsunuz?" diyenler de olacak, ama son yıllarda vahşice katledilen ve çocuk yaşta evlendirilen kadınların sayısı Kürdistan’da ve başta Ağrı’da olmak üzere artmaya başladı ve bu durum ne yazık ki; meşrulaştırılmaya çalışılıyor…


Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde 20 gün önce evlenen Dilan Doğan isimli genç bir kadın hem kocası, hem teyzesinin oğlu olan Selçuk Doğan tarafından bıçaklanarak katledildi…
Dilan’ı bıçaklayarak öldüren koca müsveddesi Selçuk Doğan, babası ve erkek kardeşi ile birlikte Dilan’ın cesedini siyah bir poşete koyarak Cuwana Mendo köyü yakınlarında bir yere gömüyorlar ve Dilan’ın kayıp olduğunu Dilan’ın ailesine bildiriyorlar. Ailesinin üç gün boyunca aradıkları Dilan’ın, kocası ve onun ailesi tarafından öldürüldüğü ortaya çıkıyor.
İddialara göre Selçuk Doğan, düğün gecesi cinsel ilişkiye giremediği için fenalaşıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Doktorlar "iktidarsız" olduğuna dair teşhis koyuyor ve tedaviyle düzelebileceği kanısına vararak ilaç veriyorlar. Dilan evlendiği 20 gün boyunca bunun işkencesini görüyor ve adamın kendi rahatsızlığı sanki Dilan’ın suçuymuş gibi kötü muameleye maruz kalıyor ve sonunda da öldürülüyor… Dilan’ın annesi, Nazire Doğan; Dilan ve Selçuk arasında geçen evliliğin tehdit yoluyla gerçekleştiğini ve Dilan’ın 20 gün boyunca şiddet gördüğünü, dudaklarının patladığını ve kollarında morluklar olduğunu söylüyor. Doğan ailesine, "kızımı neden dövüyorsunuz?" diye sorunca, karşı taraf "Oğlumuza sen erkek değilsin dedi ve hak etti" diye cevap veriyorlar. Hay sizin erkekliğiniz batsın…
Dilan’ın hikayesi daha çocukken başlıyor. Bu evliliği hiç istememesine hatta nişanlı olduğu zamanlarda intihara kalkışmasına rağmen Doğan ailesi peşini bırakmıyor, tehdit ediyor ve "Dilan’ı vermezseniz bu aileden 7 kişiyi öldürürüz" diyorlar. Sanki bir eşyadan bahsediyorlar, "vermezseniz" diye. Kim kimi alıyor, kim kimi satıyor?
Olay ortaya çıkınca Selçuk’un babasının gömdüğü yerde Dilan’a ilk otopsi yapılıyor. Normal koşullarda hastanede yapılması gereken otopsinin gömüldüğü yerde yapılması da bir soru işareti… Kazma toprağa vuruluyor ve Dilan’ın tek tek uzuvları ortaya çıkıyor. Çamurlar içinde olan Dilan’ın 17 yerinden bıçak darbesi ile öldürüldüğü tespit ediliyor, belki de çamurlar iyice temizlendikten sonra daha çok bıçak darbesi çıkacak. Dilan’ın cansız bedeni Trabzon adli tıp kurumuna gönderiliyor.
Bu vahşeti, koca Selçuk Doğan, babası Mehmet Salih Doğan, Kardeşi Semih Doğan ve annesi Zahide Doğan örgütlü bir şekilde planlayıp işliyorlar. Anne dışında diğerleri şu an tutuklu, anne ise hastanede.Uzun zamandır Ağrı ve ilçelerinde kadın katliamları yoğunlaşmış durumda. Ağrı, çocuk gelinlerin şehri haline gelmiş. Dilan, kocası ve onun ailesi tarafından katledilirken, yine aynı gün Ağrı’da Zekiye Tokdemir çıktıkları yaylada başındaki yazmayla kendini asarak intihar etti…
Görkemli Ararat Dağı’nın gölgesinde kalmış bir kent Ağrı… Herkes Ağrı Dağı’nı bilir de Ağrı’nın hali nicedir diye soran pek yok. Çocuk gelinler bu coğrafyanın kanayan yarası ve vicdansızlığı ama Ağrı’da çocuk gelinlerin gün geçtikçe artması da sosyolojik bir durum… Çocuk gelinler, dedeleri yaşındaki adamlarla evlendiriliyor ve Türkiye’nin dört bir tarafına gönderiliyorlar. Kendilerini savunamayan bu çocuklar nasıl "hayır" diyeceklerini, nereye başvuracaklarını bilmiyorlar.
Çocuk yaşta evliliklerin sık rastlandığı ve halen devam edildiği Ağrı’da din, töre, gelenek üzerinden bu korkunç durumu meşrulaştırma var. Ağrı’da on bin lira karşılığı 13 yaşında 70 yaşındaki adamlara satılan çocuk gelinler var. Bir şekil kaçarak ya da, satıldıkları adamların keyfi sonucu baba evine gelen bu çocuk gelinler tekrar babaları tarafından aynı yöntemle yine yaşlı, özürlü insanlara satılıp, kuma olarak veriliyorlar…
Ağrı bir erkek kentidir, ilçeleri de farklı değildir. Siz bu satırları okuduğunuz sırada Ağrı’da Melek Karaaslan’ın bilmem kaçınca duruşması olacak. Hatırladınız mı? 16 yaşında evlendirilen, 18’ine girmeden hamile kalıp 30 derecede dışarıda doğum yapmak zorunda bırakılan ve bebeği ölü doğduğu için yıllarca şiddet gören, 8 yıllık evlilik işkencesi sonunda kocası ve onun ailesi tarafından bir tuvalete bağlanmış olarak bulunan ve katledilen Melek… Melek bulunduğunda 30 kiloya düşmüştü, yürüyemiyordu ve akıl sağlığını yitirmişti…
Ailesinden, gençliğinden, hayallerinden, aşklarından, topraklarından koparılarak hiç tanımadıkları erkeklere satılan bu çocukların öyküsü hepimizin sorunu olmalı… O çocuklara giydirilen gelinlik falan değil, kefendir… Çocuğun çocuklarının olduğu bir ülkede bu utançla nasıl yaşanacak?

ESRA ÇİFTÇİ
e.ciftci96@gmail.com

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder