20 Ocak 2012 Cuma

Mutlaka Okunması Gereken Kısa Bir Tartışma


Türk akademisyen bana dönerek '90ları da yaşadınız' dedi, 'evet' dedim. 'ama o zaman en azından OHAL vardı ve Kürdistan'ın sınırı belliydi, oysa şimdi her tarafı yakıp yıkıyorsunuz' dedim.

'Ama siz de bu ülkeyi bölmek istiyorsunuz' dedi, 'hayır' dedim. 'biz böldüğünüz bir ülkeyi birleştirmek istiyoruz' diye ekledim. sinir oldu.
'orası güneydoğu' dedi, düzelttim. 'çözüm için aynı dili konuşmamız lazım. sizin doğu dediğiniz yere biz kuzey diyoruz' dedim. '1944 coğrafya kongresine kadar türk devletinin resmi belgelerinde bile oranın adı kürdistan'dı ve sivas'ta biten anadolu sınırını nasıl van'a çektiniz anlamadım' dedim. o da anlamadı.
'pkk olmasa' diyordu ki sözünü kestim: 'olmasa kürtlerin haklarını mı vereceksiniz, kürdistan'dan çekilecek misiniz?' yutkunarak 'hayır' dedi.
emekli savcı, dayanamayı söz alarak 'pkk, dış devletler tarafından destekleniyor, üstelik uyuşturucu kaçakçısı' dedi. 'sizin devletiniz ise pezevenk ve aynı zamanda hak gaspçısı' dedim ' üstelik pkk, bakkal açsa gidip alışveriş yapar mısınız?' diye sordum. 'ama' dedi 'suç işliyorsunuz'. 'evet' dedim, 'işgalci bir devlete yıllarca savcılık yapmak vicdanen bir suç değil mi? geçmişte uyguladığı politikaları eleştirdiğiniz bir yapı için geçmişte memur olmuş olmaktan da utanmıyor musunuz?' deyince ben, fena sinirlendi.
'bu olay bu dille çözülmez' dedi araya girerek akademisyen 'çözümden anladığınız egemenliğinizin sarsılmaması olduğu için çözülmeyecek, yoksa kürtler barışmayı da deniyorlar ama karşılığı yok' dedim.
'trtşeş var' dedi biri, 'siz hiç flash tv izliyor musunuz?' diye sordum 'hayır' dedi. ekledim: 'ben niye trt6 izleyeyim peki?'
'kürt olarak her şey olabilirsiniz bu ülkede' dedi akademisyen, 'bunun onurlu bir kimlikten daha önemli olduğunu mu söylüyorsunuz?' dedim. emekli savcı araya girerek 'bin yıllık kardeşlik' diyordu ki kestim 'bin yılda bir tek kürtçe dize ezberleyebildiniz mi?' diye sordum. 'bin yıllık kardeşlikte tek bir kürtçe şarkı öğrendiniz mi?' dedim. Akademisyen olan eniştesinin kürtlüğünü anlatmaya başladı, midem bulandı. kusmak istedim.
Gazeteci olan suskunluğunu bozarak 'kürtler devlet kursa yalnız başına yaşayamaz' dedi. 'çok mu önemli sizin için bu' diye sordum. 'kürtler devlet kursa da kısa sürede yıkılır' dedi. '200e yakın devlet var, hepsi ayakta duruyor da bir tek Kürdistan mı yıkılacak' dedim. ekledim '200 bin kıbrıs türkü için devlet isteyen devlet, 20 milyon kürde özerklik verse, hatta dilini verse kıyamet mi kopar?'
'devlet, iyi adımlar atıyor' dedi akademisyen, 'kendi borcunu bile faiziyle isteyen devlet, kürtçeyi yasaklıktan çıkardı diye lütuf mu kabul etmeliyiz bunu?' dedim. 'kürtlerin gaspedilmiş bütün haklarını faiziyle birlikte ödeyin o halde, madem kardeşlik diyorsunuz 85 yıl da kürdiye cumhuriyeti olsun, 85 yıl da sizin kültürünüz yasaklansın' dedim.
emekli savcı dayanamayıp 'senin beynini yıkamışlar kardeş' dedi. 'evet bu yüzden tertemiz ama sizin vicdanınız ve adaletiniz kirli' dedim. morardı. susmayı tercih etti. içinden kesinlikle şöyle geçiriyordu: '5 yıl önce karşılaşsak seni hapislerde çürütürdüm...'

İbrahim Halil Baran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder