4 Ocak 2014 Cumartesi

DİYADİN'İN KAHRAMANLARI

Eski HADEP Ağrı İl Başkanı Ayhan Demir DİYADN KAHRAMANLARINI Yazdı


YENI YILI KUTLAMAK MI?

Herkes yeni yıla girerken, ben cehennemime inerim. Bu derin, acımasız çukurun içinde sizlere sesleniyorum. Sesimi duyacak ve sesime ses verecek dostlarımı arıyorum.

Size cehennemimi anlatayım mı? Ne dersiniz?
Alevler görüşünüzü yakacak, duman burnunuza dolacak, nefes alamayacaksınız. Evet Diyadini anlatacağım....

Kartallar gökyüzüne doğru özgürlüğe uçarken yuvalarını beraberlerinde götürmezler. Tıpkı Şakir Zorbay, Sait Demir, Salih Çiftçi, Kadir Sarı, Yaşar Güngör ve nice isimsiz kahraman gibi...
Özgürlük yağmurları bulunduğu yağdığı yeri yeşertir. Rengarenk kızıl çiçekler acar. Bir tufan doğduğu zaman bu çiçekleri koparır alır.

Size tufanı anlatıyorum...

Siz hiç yuvası yanan bir ardıç kuşunun hıçkırıklarını duydunuz mu?
Evi yanan yakılan evlatlarını yitiren Haci Burhan Çiftçinin annesinin o günkü halini gördünüz mü?
Kara kaşları ve gözleri bir dünyaya bedel Yaşar Güngör'ün annesinin haline ne demeli?
Parçalanmış cesetler içerisinde kızı Halime Vural'ı arayan Fatma teyzenin acısını hisseden var mı?
Bütün dolmuş şoförleri şoför İsmet Aktas icin ağlamadımı?
Kudret Teyze Seyat Değirmenci'nin cenazesi üzerinde ağlarken son beşiğim Aytekinim nerede diye sesleniyordu...

Devam edeyim mi dostlar devam edeyim mi?

Benim annem Reyhan Demir zülflerini makaslayip abim Sait Demir'den emanet kalan takım elbiselerini sırtına dikiyordu...
Hiçbir feodale boyun eğmeyen Mirza Mehmet Zorbay Amca, kahraman Şakir'in yolunu gözlemekten yorulmuş yorgun gözlerle neler oluyor diye sesleniyordu...
Oğlun şehit olmus denilince kafesini kırmış bir aslan misali Kürdistan sağolsun diyordu...

Her yerde bir tufan esiyordu.. Genç, kadın, çoluk çocuk mezarların taşları başında dualar ve ilahiler okuyor çığlıkları arş-ı alaya yükseliyordu...

Gençler teker teker tutuklanıp işkence tezgahlarına gönderiliyordu. Kimi gençler intikam yeminleriyle abilerinin ablalarının anılarını yaşatmak için Ağrı ve Tendurek dağının yolunu tutuyordu.

Diyadinimin yaşlı ve emektar hocası Asef Sarı ayaklarıni Tendurek dağında paramparça ediyordu.
Gözleri kinli dudakları sahte gülüşlerle bıyık altında gulen tipler eline kına yakıyordu. Hepsi derin deglizlerde saklanarak birer solucan gibi iyi günün gelmesini bekliyordu...

Anlatayım mı dostlar devam mı ?

İlçemde olduğu gibi ülkem bu felaketlerle yüzyüzey di. Dun Agri Zilan Dersimin kanı kurumadan yeni yeni katliamlarla halkımın başı beladaydı. Bugün Diyadin tufanını yaşayanlar adeta unutulmuş bir vurdumduymazlik, bir saygısızlık, bir vefasızlık yaşanıyor .
Canlarını, kanlarını, emeklerini ve davalarını evlatlarına devrettiler. Evlatlarının onları rahatlatması mezarlarında rahat uyuyabilmesi icin davalarına sahip çıkmalarını, o tufan döneminde tufanı yapan Zeki komiserlerle, Rambo kaymakamlarla, polislerle işbirliği yapan onlarla yatıp kalkan, onlarla kahvelerde kağıt kumar oynayan kişi ve kişiliklere Diyadin halkı ve gençliği itibar etmemelidir .

Bu yeni yılda bu acıları hatırladıkça yeni yılı kutlamıyorum selam ve saygılarımla.

Aydan Demir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder