1 Aralık 2013 Pazar

Barolar hasta tutsaklar raporunu açıkladı

Ağrı, Batman, Bitlis, Bingöl, Amed, Erzurum, Hakkari, Kars, Mardin, Muş,Siirt, Urfa, Şırnak, Dersim ve Van'daki barolar, hasta tutsaklara ilişkin bir heyet oluşturarak hazırladıkları ön inceleme raporunu, bugün Ankara'da açıkladı.


Kürdistan'daki baroların tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına ilişkin açıkladıkları raporda, özellikle Kürt hasta tutsakların muayene ve tedavi işlemleri sırasında ayrımcılığa uğradıkları belirtildi. Bazı doktorların hasta tutsaklara "seni BDP'li vekiller tedavi etsin" şeklinde sözler sarf ettiğinin yer aldığı raporda, İstanbul'daki hasta tutsakların hastaneye gitme  ve muayene taleplerine uzun bir süre cevap verilmediğine de işaret edildi. Barolar, hükümete "ağır ve yaşamı tehlikede olan hasta tutukluların infazlarının durdurularak derhal serbest bırakılsın" çağrısında bulundu.

Ağrı, Batman, Bitlis, Bingöl, Amed, Erzurum, Hakkari, Kars, Mardin, Muş,Siirt, Urfa, Şırnak, Dersim ve Van'daki barolar, hasta tutsaklara ilişkin bir heyet oluşturarak hazırladıkları ön inceleme raporunu, bugün Ankara'da açıkladı.

İnceleme Heyeti, 29 Kasım 2013 tarihinde Metris 2 Nolu R Tipi Ceza İnfaz Kurumu, Silivri Ceza İnfaz Kurumu ve Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında tutulan toplam 12 tutuklu ve hükümlü ile görüşme yapmayı planladı ancak görüşmesi öngörülen Mehmet Mesut Tanrıkulu ve Hasan Kaçar ile cezaevi yönetiminin beyanına göre ziyaret sırasında hastanede oldukları gerekçesiyle görüşülemedi.

'HASTANE TALEPLERİNE UZUN SÜRE CEVAP VERİLMİYOR'

Raporda, barolara yapılan yoğun başvurularda tedavi veya Adli Tıp raporu işlemleri nedeniyle bölgeden İstanbul’daki çeşitli cezaevlerinde tutulan tutuklu ve hükümlülerin, tedavi süreçleri ve cezaevinde tutulma koşullarına ilişkin sorunlar yaşadıkları ve ayrımcı muamelelere maruz kaldıkları biçiminde şikâyetlerin dile getirildiği ifade edildi.

Heyet, İstanbul’da sürekli olarak tutulan hasta tutuklu ve hükümlülerin hastaneye gitme  ve muayene taleplerine uzun bir süre cevap verilmediğini, genellikle talepten üç gün sonra hastaneye götürülme işleminin gerçekleştiğini ve bu durumun hastaların sağlık durumunu tehlikeye attığını tespit etti. Özellikle bazı ileri tıbbi tetkikler bakımından, ağır ve acil hastalık durumuna rağmen 3-4 ay gibi uzun bir süre sonra işlem yapma sırasının verildiğinin bildirildiği raporda, "Hasta tutuklu ve hükümlülerin infaz kurumlarının ambulans yerine uygunsuz ring araçları ile sağlık merkezlerine götürüldükleri, burada muayene ve diğer tıbbi işlemlerin beklenmesi sırasında ağır hastaların bile ring araçlarında bekletildikleri, çoğu kez bir takım prosedürel işlemler nedeniyle herhangi bir muayene ve tetkik yapılmadan ağır hastaların gereksiz olarak ve gün boyunca ring araçlarında tutuldukları tespit edilmiştir" denildi.

Ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin İstanbul Protokolü hükümlerine ve bu konudaki mevzuata aykırı şekilde, genellikle elleri kelepçeli şekilde muayene ve diğer tıbbi işlemlerinin yapıldığının belirtildiği raporda, tıbbi etik kurallarına ve hasta haklarına aykırı şekilde bu durumun çoğu kez hekimlerin isteği ile uygulandığı, özellikle bu ayrımcı uygulamanın bazı hekimlerin hastanın etnik kökeni veya aleyhindeki suçlamanın niteliğine göre yapıldığının görüldüğü belirtildi.

DOKTOR: SENİ BDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİ TEDAVİ ETSİN!

Kürt hasta tutsaklara dönük uygulamalar hakkında ise raporda şunlar yer aldı:

"Özellikle Kürt hasta tutuklu ve hükümlülerin muayene ve tedavi işlemleri sırasında bazı doktorlar tarafından etnik kökenleri ve yargılandıkları davalara ilişkin sorulara maruz kaldıkları, buna göre ayrımcı saiklerle tedavilerinin yapılmadığı örneğin, 64 yaşında olan kalp ve damar hastalığı ve beyin tümörü nedeniyle tedavi görmekte olan tutuklu Osman Akdağ, Silivri Devlet Hastanesinde muayene işlemleri sırasında, kelepçeli muayene itirazı üzerine ilgili doktorun, 'ben nasıl istersem öyle muayene ederim, git BDP’li milletvekilleri seni tedavi etsin' biçiminde sözler sarfettiğini ifade etmiştir. Başka bir hasta tutuklu olan ve bir gözü tamamen diğer gözü %95 görme yetisini kaybetmiş Sevim Er, göz muayenesi sırasında kendisine okutulmak istenen yazıyı görmediğini beyan etmesine rağmen doktor tarafından kendisine “yalan söylüyorsun,  görüyorsun” denilerek hiçbir tedavi yapılmaksızın cezaevine geri gönderildiği bu nedenle tamamen kör olma riski ile karşı karşıya kaldığını belirtilmiştir. Yapılan görüşmelerde buna benzer uygulamaların diğer hastaların tedavisi sırasında da sıklıkla yaşandığı hasta-hekim arasındaki güven ilişkisinin ciddi şekilde zedelendiği tespit edilmiştir."

Metris R Tipi Kapalı Cezaevinde tedavisi yapılan felçli, konuşamayan 57 yaşındaki Salih Tuğrul’un tek başına ihtiyaçlarını karşılayamadığını, yardıma muhtaç halde olduğunu da tespit eden Heyet,  Tuğrul'a yine aynı yerde tedavi gören ve kendisi de açık kalp ameliyatı geçiren 62 yaşındaki Hayrettin Beştaş tarafından bakıldığını kaydetti.

Raporda, şu bilgiler verildi:
"Cezaevi koşulları ve hastaya uygun yemek verilmemesi nedeni ile hastaların durumlarının daha da ağırlaştığı, Bakırköy Cezaevinde şebeke sularının paslı aktığı bu durumun beyanlarına göre saç dökülmesi ve vücutta yaralara sebebiyet verdiği belirtilmiştir.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yatan ve ağır hasta hükümlü Hasan Kaçar’a vasi tayin edilmemesi nedeniyle hiçbir hukuksal yardımdan faydalanamadığı tespit edilmiştir.

Tutuklu ve hükümlülere çoğu kere gerekçesiz ve keyfi bir biçimde disiplin cezalarının verildiği, ağır hasta tutuklulara bile disiplin cezalarının ölçüsüz bir şekilde uygulandığı tespit edilmiştir.

Uzun ve zorlu nakil, hastaneye sevk ve adli tıp incelemesi sonunda verilen, sağlık bakımından cezaevinde tutulmasının uygun olmadığı biçimindeki Adli Tıp raporlarına rağmen, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması Hakkındaki Kanununun 16. Maddesindeki “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmaması” şartına dayanılarak kolluk ve savcılıkların keyfi kararlarıyla ölümcül hastaların bile infazın ertelenmesi yoluna gidilmemektedir."

ADALET VE SAĞLIK BAKANLIKLARINA ÇAĞRI

Barolar, raporda hükümete de çağrı yaparak, "Konunun yaşam hakkına ilişkin olması nedeniyle yukarıda tespit edilen uygulamaların ivedi olarak sona erdirilmesi için, başta Adalet ve Sağlık Bakanlıkları olmak üzere ilgili tüm kurum ve yetkililerin gerekli inceleme, soruşturma işlemlerini yapmaları ve gerekli tedbirlerini almalarını bekliyoruz" dedi.

Hürriyetinden yoksun bırakılmış hastaların tedavilerinde ayrımcı uygulamaların derhal sona erdirilmesini, ayrımcı uygulamaları yapan görevliler hakkında Cumhuriyet Savcılıklarınca adli işlem, meslek etiğine aykırı davranışlarından dolayı da disiplin işlemleri yönünden Türk Tabipleri Birliğince gerekli işlemlerin yapılmasını talep eden İnceleme Heyeti, ağır hasta tutukluların, Adli Tıp Kurumu raporlarına rağmen, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanmasına Dair Kanunun 16. Maddesindeki keyfiliğe yol açan “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı” şartının derhal yürürlükten kaldırılması gerektiğini kaydetti.

'SERBEST BIRAKILMALILAR'

Hasta tutukluların maruz kaldıkları ayırımcı uygulamalar ve aksayan tedavi süreçleri nedeniyle yaşadıkları güven sorunu bakımından bağımsız bir hekim heyeti tarafından sağlık durumlarının tespitinin talep edildiği açıklamada, "Tüm hasta tutukluların infaz ve tedavi koşullarının iyileştirilerek, ağır ve yaşamı tehlikede olan hasta tutukluların infazlarının durdurularak derhal serbest bırakılmalarını talep ediyoruz" denildi.

DİHA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder