19 Kasım 2011 Cumartesi

Ağrı: Cêc Kültürü

Cêc Kültürü ve Kejer Seslenme Ünlemi

‘’Bu yazıda kasıt olan bir grubu aşağılamak değildir,’’ ön savunması ile başlamak istiyorum bu yazıma. Hepimiz duymuşuzdur, Ağrı ve Eleşkirt bölgelerine karşı bir olumsuz söz söylenecekse ‘’Cêcé Eleşkirté ya da Cecé Kereysé ’’laflarının havada uçuştuğunu. Hep merak etmişimdir. Bu CÊC dedikleri ne ola ki. Bu kavramla ilgili pek az araştırma olduğu kesin. Hatta birçok Kürdün bu kavramdan bihaber olduğunu
Cêc Kültürü ve Kejer Seslenme ÜnlemiÇ. Çeto
 
‘’Bu yazıda kasıt olan bir grubu aşağılamak değildir,’’ ön savunması ile başlamak istiyorum bu yazıma. Hepimiz duymuşuzdur, Ağrı ve Eleşkirt bölgelerine karşı bir olumsuz söz söylenecekse  ‘’Cêcé Eleşkirté ya da Cêcé Kereysé ’’laflarının havada uçuştuğunu. Hep merak etmişimdir. Bu CÊC dedikleri ne ola ki. Bu kavramla ilgili pek az araştırma olduğu kesin. Hatta birçok Kürdün bu kavramdan bihaber olduğunu Cêc Kürtleri şu an Ağrı’da bir anlamlandırma olsa bile şu an Kırgızistan ve Kazakistan’da nüfusları 15 bini bulan kapalı ve aşırı muhafazakâr bir topluluk. Stalin dönemi sürgün politikaları sonucu buralara kadar geldikleri aşikâr. Yaşlılarına sorarsanız kendilerinin Gürcistan’ın Batum bölgesinden geldiklerini söylerler. Gürcistan bir Kürt memleketi olmadığını söylediğinizde oraya da Doğu Karadeniz ve bir kısmıda Serhat bölgesinden geldiklerini söylerler.

Kanımca Doğu Karadeniz’e Serhat bölgesinden yayıldıkları ihtimali yüksektir. Bu tespitimizde işler daha karışıyor. Kurdoloji uzmanlarından Kanade Kurdo’nun Batum Kürtleri’nin (CEC) zazacaya yakın bir dil konuştukları söylemi her ne kadar bu tespitimizi boşa çıkartır gözükse de, Ağrı ilçelerinde yaşayan Şafii Şadiyan aşiretinin varlığı ( Şadyanlar Alevi ve Zazadır) bizi biraz daha bu konuda yüreklendiriyor. Peki, bu ayrışma ve dönüşüm ne zaman başladı? Bulgular bize iki tarihsel kişiliğe ve onların kurduğu kırım düzenine götürüyor. Yavuz Sultan Selim ve İdris-i Bitlisi. Şii ve Sünni çatışmasının Kürtlerin bağrında büyük ayrışma yaratığı o yıllarda, egemen Sünni söyleme boyun eğen birçok Kürt topraklarını terk edip farklı bir dini kimlik ile yaşamaya başladılar. Bu kimlik öylesine bir sahiplenmeye dönüştü ki, karşıtına benzeşmenin ötesinde, onu kendisi olana karşı savunmada her türlü şiddeti kullanmaya götürdü.


Şüphesi bu durum sadece Kürtler için geçerli değil. Bugün hâkim milliyetçi söyleminin en ateşli savunucularının Ermeni, Çerkez, Kürt, Laz, Yahudi olmasının altında yatan neden de bu olsa gerek. Maslow amcamızın güvenlik ihtiyacı. Bu tespite bir nokta koyarak devam edelim.


Bu insanlar konfederal aşiret yapılanmasının olduğu bu yerlere birer mağdur olarak geldiler. Bu topraklarda doğmamışlardı ve kabul edilmiyorlardı, buradaki insanlar tarafından. Köylerde dışlanan bir kesimi ifade eden bu insanlarımıza gün 1915 Ermeni Tehciri ile doğdu. Ermenilerin boşalttığı köylere tek yerleştiler. Ağrı’da akrabalık bağları bulunmayan bu insanların yaşadığı köyler mevcuttur. Bu köyler genelde hiçbir aşiret ile anılmazlar.


Bu insanlar aşiretler tarafından dışlandıkça tek kurtuluşun devletin hâkim resmi görüşüne sarılmakta olduğunu gördüler. Dünün mağdurları, mağdur eden noktaya gelmeye başladılar. Zamanla Türk milliyetçi söyleminin bayraktarlığına soyundular. Ve hiçbir zaman yerleşik bir kültürün taşıyıcısı olamadılar. Tabii bunları söylerken bu insanlarımızı bu davranış kalıplarına iten nedenlerin baskı ve dışlama gibi faşizan yönelimler olduğunu unutmamak gerek.

Bu bilgiler ışığında Cêc’leri anlatmaya çalıştık.


Şimdi sıra Ağrı’da son dönemde duyduğum bir seslenme ünlemi ile devam etmek istiyorum.KEJER.


Aleviler Can derler Can bilirler, Egeliler Efem derler Efe gibi yiğit bir anlam çıkar. Kürtler Bira derler kardeş görürler, Karadenizliler uşak dediklerinde bir samimiyet çeşmesi akar gözlerinde. Hata son dönem popüler bir söylem olarak Kanka, kan kardeşi gibi bir anlamın kısatmasıdır. Peki, kejer ne demek? Erkeklere kejer, kızlara domé dermiş bizim Ağrı’lılar.Domlar Çingene vatandaşlarımızın bölgemizdeki adı,bu söylemlerde onların birbirilerine seslenme ünlemidir.


Her söylemde  o güzelim Çingene vatandaşlarımızı aşağılayan soylu aşiretsel yapının bu kültüre yenilmesi çok absürd değil mi?


Bilmem bağı kurabildiniz mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder