23 Kasım 2013 Cumartesi

Her Yurtsever Halef Keklik Gibi Olmalı

Ağrınınsesi.com sitesi yazarlarından Özlem Ayyıldız, BDP Ağrı Belediye Başkan Aday Adayı Halef Keklik ile yaptığı bir söyleşiden sonra, "İşte Benim Belediye Başkan Aday Adayım" başlığı ile bir yazı kaleme aldı.

Halef Keklik'in bilgi ve birikimi karşısında çok etkilenen yazar, "Okuyarak mı? yoksa yaşayarak mı? bu kadar tecrübe edindiğini bilemiyorum ama onda ; FARKLILIK VARDI" kelimeleri ile, düşüncelerini dile getirdi.


Daha öncede ağrıhürses.net yazarlarından Ufuk Balkıs, Halef Keklik ile yaptığı bir söyleşiden sonra, "Keklik'li BDP" başlıklı yazısın da, şu cümlelerle Keklik'i anlatmıştı,

"Zekasını işine nasıl adapte etmişti bu kadar?
Karşımda oturan gerçekten İl Başkanı Halef Keklik'miydi?
Yoksa BDP'nin en üst kademesinde görev yapan başka biri mi vardı karşımda?
Kendisinin düşünmesi gereken şeyi, nasıl olmuştu da bana düşündürtmeyi başarmıştı?
Neydi beni bu kadar etkisi altına almasındaki sır?"

Halef Keklik konuştuğu herkesi, samimiyeti, dürüstlüğü, kültürel birikimi ve kıvrak zekası ile etkilemede, akıllara Kürt halkının efsanevi komutanı Kemal Pir'i getiriyor; Kemal Pir, konuştuğu herkesi, kendisine hayran bırakan bir öncüydü.

Özlem Ayyıldız'ın o yazısı:


İŞTE BENİM BAŞKAN ADAY ADAYIM

Belediyecilik ve halk arasında yıllardır olması gereken,fakat bir türlü temeli atılamayan BÜTÜNLÜK KÖPRÜSÜNÜ o kadar etkileyici bir dille anlattı ki ona hayran kalmamak mümkün değildi!

Belediyecilik ve halk arasında yıllardır olması gereken,fakat bir türlü temeli atılamayan BÜTÜNLÜK KÖPRÜSÜNÜ o kadar etkileyici bir dille anlattı ki ona hayran kalmamak mümkün değildi!

Gözlemlediğim diğer adaylardan onu farklı kılan fikir dünyasının geniş olmasaydı. Oturur oturmaz kendi varlığını, kendi değerlerini duruşuyla gösterdi hemen.

Gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlatması bir yaranma politikası içerisinde olmadığının göstergesiydi .

Beni etkileyen ana noktaydı!

Mevcut sorunları tüm hatları ile ele alışı ve kendi prespektifinde yorumlaması dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyordu ,pür dikkat kesilip dinledim onu.

Ağzından çıkan her kelimeyi kafamda şekillendirerek anlamlar yükledim yükledikçe diğer adaylardan onu farklı kılan başka bir özellik daha ortaya çıkıyordu ;

Toplumsal meselelere olan ilgisi ve verdiği önem ...

Halk ile yöneticiler arasında ki lüzumsuz uçurumun varlığından duyduğu rahatsızlık.

Halkın ana sorunlarından habersiz gelmiş -geçmiş yöneticilerin sürekli yap-boz misali kaldırım taşları ve asfalt arasına sıkıştırılmış emellerine karşıt olarak ,farklı bir çözüm anlayışı benimseyerek eşitlik ve adalet ilkesini dikkate alarak konuya yaklaşmasıydı.

Onun diğerleri gibi bütçe gerektiren vaatleri yoktu.
Vaatlerde bulunmak, halkı etkilemenin en iyi yolu son zamanlarda.
Tabi ki önemli asla yadırgamıyorum!
Fakat bunu yerine getirmek asıl MESELE !

Onun en büyük söylemi onurlu yaşamaktı !

DÜŞÜNEBİLEN BİR HALK ,
ÜRETEBİLEN BİR HALK,
İŞLETEBİLEN BİR HALK,
KENDİ EMEĞİ İLE ZENGİNLEŞEBİLEN ,
GÜÇLENEBİLEN BİR HALKTI !

Yani;

''Bana balık verme bana balık tutmayı öğret'' Çin ata sözünden yola çıkarak anlatmak istediği tek şey İŞ SAHASI YARATMAKTI !

Kendi memleketinde orta kesim insanının daha da refah yaşamasını sağlayacak hiç bir faaliyetin olmamasından yakınıyordu.

Ve neden? niçin ? nasıl ? ...

Sorunlar içinde idame edilen bir yaşama karşılık bazı kişilerin memnuniyetinde duyduğu huzursuzluktu onun ki !

Onda farklı bir heyecan vardı.
Dur-durak bilmeyen sözcükler...
Birikmişliği vardı,hemde çok ...
Taşmış bir kere !
Sitem ediyor ! küskünlüğü, kırgınlığı fazlası ile var .

Arka mahalle yaşamından yoksun bir şekilde var olan belediyecilik sistemine mi ?

Buna göz yuman halka mı ? Muamma!

Başa getirdiklerimiz, baş seçtiklerimiz, saygı gösterdiklerimiz, değer, anlam, önem yüklediklerimiz, yeri geldiğinde koruyup, kolladıklarımız acaba bizlerle ne derece muhattablık gösterdiler !

Arka sokaklarda bilinmeyen bir yaşamın içinde hiç bulundular mı ?

Oysa yoksulluğun tanımı o sokaklarda mevcuttu !

Muhtaçlığın kokusu sinmiş sokaklardı.

Mesele görebilmekti,
mesele koklayabilmekti,
mesele anlayabilmekti,
mesele azıcık çırpınabilmekti ... o bunların bilincindeydi ...

'' BEN HİZMET İÇİN VARIM ''o kalsik cümleyi tercih etmedi,

Hizmet için niceleri geldi geçti.

''Neden bu kadar geç kaldınız ?'' sorusuna '' geç kalmışlığımı kabul ediyorum '' dedi.
Sorun değil.
Bu memleket geciken insanları hala bekliyor!

Okuyarak mı? yoksa yaşayarak mı? bu kadar tecrübe edindiğini bilemiyorum ama onda;

FARKLILIK VARDI.

FARKINDALIK VARDI.

2 yorum:

  1. sizin o bahsettiğiniz kahraman maalesef sadece sanal alemde varlığını sürdürmekte, reel'e bakmak lazım....

    YanıtlaSil
  2. özlem o kadar hayranlık belirtiyorsunki iyiki kendisine teslim olmadın.bu kadar bezene,bu kadar yalanma ancak zorba katillere yapılabilir.

    YanıtlaSil