Ey Ararat!
Kınalı gelin!
Duvaklı gelin!
Yıllar oldu gözüm sende. Gözümden tütüyorsun, yüreğimi kendi Volkanın kadar yakıyorsun.
Sen nelere şahitsin.
Bütün dert ve elemlerimin ortağısın.
Ermeni kadının çocuğunu kendi eliyle boğduğuna, küçük parçasını büyük parçaya kurban ettiğine tanıksın.
Senin koyununda yatan binlerce sevgili var.
Senin adına yeminler ediliyor, Ozanlar sana ağıt yakıyor, hasretin çobanların kavalı ile avaz avaz yankılanıyor..
Sen umutlarımın kefilisin..
Sana sesleniyorum..
İhsan Nuri'nin ve Broyê Haskê Têlo'nun sığınağısın, Şahin yuvasısın sen..
O duvağın altında ne saklıyorsun. Yetim cocukların ahi mı? Yoksa genc kızların gülüşü mü?
Gūlizer'in dökülen kanıyla gurur mu duyuyorsun?
Yoksa CİMŞİT'in barınağı ve koruyucusu musun?
Sen Ararat'sın, Dersim'e el uzatır. Zilan'a ağlarsın. Çünkü sen yücesin her tarafı görürsün.
Tendürek cehennemini niye bana tadarsın. Yaşar, Salih, Egid'i neden yanına almazsın?
Anlat bana;
Sen kuzunu kurda teslim etmezsin.
Bana yeminin var, başındaki kar ne zaman biterse, sen o zaman susarsın..
Sen büyüksün ey Ararat!
Evinamı arıyorum.
Sen yücesin, sen her yeri görürsün.
Munzur'da mı, Süphan'da mı bilirsin.
Ey Süphan!
Sana yakisir mı?
Sen nasıl avcıyı ava kurban edersin. Siyabend'in koynuna Xece'yi yasak edersin. Sana dargınım ben, sevdalara kiyma n'olur.
Yoksa ömür boyu böyle azap çekersin..
Neden korumadın eli kınali gelini, damada acımadın mı?
Bedua mı ettin?
Munzur Baba geldim sana!
Sen nelere tanıksın?
Dilberleri anlat!
Laç vadisinde uçuruma yuvarlanan perileri..
Ana kucağında koparılan yetimleri anlat..
Anasiz- babasız büyüyen sürgünleri
Saçı kazıtılanları anlat..
Koyunun gözü önünde kesilen kuzularımı söyle, sen her seye şahitsin..
Sesin neden gelmiyor?
Ey Dersimin dilberi sen kimsin?
BESÉ'nin tüfeğinde çıkan yağlı kurşun musun?
Reberin suratına vurulan şamar mı?
Qemerê Hesen mağarasında inleyen ses mısın?
Yoksa Baytar Nurı'nın isyan çığlığı mı?
Aliş'erin görkemli duruşu musun?
Yoksa zalime boyun eğmeyen Pir Seyit Rıza'nın vasiyeti mısın?
Sen Ali Boğaz'ının edası mısın? Yoksa gençliğini kurban eden Erdal Gedik'in vedası mı? Munzur'un akışı mı? Yoksa masum bir cocuğun bakışı mı?
Sen, zirvenin bülbülü mü? Yoksa Peri Vadisi'nin boynu bükük sümbülü mü?
Kimsin sen?
Sesini duyuyorum.
Seni arıyorum Dersim'in kayıp kızı!
Neredesin?
Dişleri kanlı bir celladın kucağında mı?
Dünyanin her bucağında mı?
Yoksa kanlı ağızları temizleyen bir sakız misali katillerin dişleri arasında can mı çekiyorsun?
Yoksa katiline aşık olan bir cahil mısın?
Pir Sultan'ın sazının teli mısın? Yoksa sözünün özü müsün?
Munzur gibi ası ve hırçin değil mısın?
Bana gel, Benden korkma!
Ben senin ortağın Zilan'lıyım..
Cok korkunç vurulmuşum,
Annemin karnından süngülenmiş, sana selam durmuşum.
O çilenin, o derdin, o kızıl kanın tadına varmişım..
Sen Kerbela'da yanar iken, ben yasını tutmuşum.
Sana olan Evinimi dağa taşa yazmisim..
Ey ızdıraplı sevda sana yürek yakmışım..
Sen bir Evinsin, Evinasin..
Sana ağıt yakıyorum.
Bir annenin günyüzü görmemiş, çocuğuna yaktığı ağıt gibi...
Hamile bir kadının elma kokusunu özler gibi, seni özlüyorum.
Bir delikanlının eski muhteşem günlerini araması gibi, senin başına taktiğin kır çiçeklerini, duruşunu, heybetini arıyorum.
Bir arının çiçekten aldığı hazı, tadı ve arzuyu düşlüyorum
Söyle bana..
Sen kimsin?
Bir yaramaz çocuğun annesinin eteğine tutunduğu gibi, sana tutunmuş, seni bırakamıyorum,
seni neden takip ediyorum?
Nereye kadar?
Ararat'ın zirvesindeki kar eriyene kadar...
Ayhan Demir
28 subat 2014
İsviçre
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder