30 Ocak 2015 Cuma

Kanların cenazelerin içinden kurtardı bizi

1930 yılının Temmuz ayında gerçekleştirilen Zilan Katliamı'nın canlı tanığı olan 101 yaşındaki Fatma İşleyen o dönem yaşanan acıları ve insan vicdanına sığmayacak katliamları anlattı. Zilan Katliamı'nın yaşandığı yıllarda 7 yaşında olan Fatma, "Erciş'e bağlı 10 köye baskın yaptılar. 10 köyü cehenneme çevirdiler. Köyün her tarafında cenaze ve kan vardı. Satır gibi bir aletle 10 köye girerek insanları katlettiler. Herkesi öldürdüler oralarda kimseyi bırakmadılar. O dönemin hükümeti, o insanları öldürdü. Tüm köylülerin başını kestiler" dedi. O gün başından geçenleri anlatan Fatma İşleyen, "Cenazelerin ve kanların içinden kaçtık. Erciş'te bir evin kümesine sığındık. Bizi bulup öldürecekler diye sabah akşam hep ağladık. Ölü insanların kanları içinde kalmıştım. Sabaha dışarı çıktık duvarın üstünde oturduk. Bir adam yanımıza geldi, 'hangi kâfir sizi bu hale getirdi' diyerek bizi yanına aldı ve 7 yıl boyunca o aile bize baktı. Kanların cenazelerin içinden kurtardı bizi" dedi.


Tarihin karanlık lekelerinden biri olan ve on binlerce insanın kadın çocuk demeden katledildiği Zilan Deresi Katliamı bugün bile anlatılan hikâyeleriyle insanın kanını dondurmaya yetiyor. 1930 yılında Ağrı Dağı İsyanı sırasında Ferik Salih Omurtak komutasındaki ordunun Erciş ilçesinde yer alan Zilan Deresi'nde Kürtlere yönelik yapılan kıyımda birçok insan vahşi bir şekilde katledildi. Katliamın canlı tanığı Fatma İşleyen o yıllarda yaşananları ve çekilen acıları anlattı. Fatma, şimdi 101 yaşında ve katliamın gerçekleştirildiği köyde yaşıyor. Fatma, o günlerden bu günlere sadece acı ve öfkenin kaldığını söyledi.

'Satıra benzer bir aletle binlerce insanı katlettiler'

Zilan Katliamı'nın yaşandığı yıllarda 7 yaşında olan Fatma, o dönem hükümetinin Erciş'e bağlı 10 köye baskın yaptığını belirtti. Köylerin isimlerinin "Kilise, Yekmal, Hesenabdal, Exs, Doğanci, Şorik, Nurşit, Kınduk, Boynuzlu, Darko" olduğunu belirten Fatma,  "Bu 10 köyü cehenneme çevirdiler. Köyün her tarafında cenaze ve kan vardı. Satır gibi bir aletle 10 köye girerek insanları katlettiler. Herkesi öldürdüler oralarda kimseyi bırakmadılar. O dönemin hükümeti, o insanları öldürdü. Tüm köylülerin başını kestiler" şeklinde konuştu.

'Ölmemek için bir evin kümesine sığındık'

Kendilerinin o dönem kilise köyünde yaşadıklarını belirten Fatma, kendi köylerinde çok fazla değil ama diğer köylerde çok insanın katledildiğini söyledi. Askerlerin kendilerini bulup katletmemeleri için kendi köylerinden Erciş'e yalınayak yürüyerek kaçtıklarını belirten Fatma, "Cenazelerin ve kanların içinden kaçtık. Erciş'te bir evin kümesine sığındık. Bizi bulup öldürecekler diye sabah akşam hep ağladık. Ölü insanların kanları içinde kalmıştım. Sabaha dışarı çıktık duvarın üstünde oturduk. Bir adam yanımıza geldi, 'hangi kâfir sizi bu hale getirdi' diyerek bizi yanına aldı ve 7 yıl boyunca o aile bize baktı. Kanların cenazelerin içinden kurtardı bizi" dedi.

'Kimse cesaret edip cenazelerini alamıyordu'

O dönem yaşananları unutamadığını dile getiren Fatma,  yaşananların insanlığa yakışmadığının altını çizdi. Bu topraklarda çok acı görüldüğünü dile getiren Fatma, "Köyde bir kadın, oğlu kundaktayken kucağına alıp ölü taklidi yaparak kendini kurtarıyor. Aşağı köyde ise insanların kolunu ellerini bağlayarak paramparça edip öldürüyorlardı. Devlet hükümet insanların içine girip insanları katlediyordu. Herkesin cenazesi yerde kalıyordu. Kimse cesaret edip cenazelerini alamıyordu. Cenazeler bir değil, iki değildi. Allah hiçbir Müslüman'ın başına getirmesin, 10 köyde bulunan köylülerin başını kestiler köklerini kuruttular. Kaçan kendini kurtarıyordu, kaçamayan ise kesilerek katlediliyordu" ifadelerini kullandı.

Şimdi yaşamın önceki yıllara göre çok kolay olduğunu dile getiren Fatma, bugün bu kadar rahat olunmasını nedeninin 30 yıldır verilen mücadele olduğunu söyledi.  O dönemlerde insanları katletmekten başka bir şey olmadığını söyleyen Fatma, "Eskiden jandarma köye geldiğinde kadınlar korkudan dışarı çıkamıyordu. Jandarmalar güzel bir kadın buldular mı alıp götürüyorlardı.  Şimdiki kanunda asker jandarma kim karışabiliyor ki. O zamanın kanunları öyleydi. O zamanki kanunda kimse cesaret edip evinden çıkamıyordu. Bizim çektiklerimizi kimse çekmedi" şeklinde konuştu.

'Teyzem o yılları acıyla anlatır'

Fatma ninenin hem yeğeni hem de gelini olan Gülazer ise, teyzesinin Zilan Katliamı'nda yaşananları kendilerine hep anlattığını söyledi.  Teyzesinin anlattığı hikayelerden çok etkilendiklerini belirten Gülazer, "Teyzem insanların katledildiğini, yiyecek ekmeklerinin ve suyun olmadığını anlatırdı. Tabii artık yaşlandı her şeyi hatırlayamıyor. Katliam olduğu zaman teyzem evde olduklarını ve askerlerin köye gelip, tüm köylülere 'herkes, köy meydanında toplansın size bir şeyler anlatacağız' dediklerini hatırlar. Sonra bir askerin havaya iki el ateş ederek 'kaçın sizi katledecekler' diye bağırdığını ve ne olduğunu anlamadan askerlerin köylüleri köy meydanında insanların kafalarını kesmeye ve bedenleri paramparça etmeye başladıklarını anlatırdı" şeklinde konuştu.  Kürt halkının yıllarca çok fazla acı çektiğini ve çok fazla katledildiğini belirten Gülazer, "Şimdi bile Kürt halkına hakaretler zulümler yapılıyor. Şimdi bile çocuklarımızı öldürüyorlar zindanlara atıyorlar. Allah bizi Serok Aposuz bırakmasın onlar olmadığı zaman biz hep baskı ve zulüm altındaydık" sözlerini ifade etti.

Mizgin Tabu/JINHA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder