Kürdler, sadece dillerine değil, tarihlerine, kültürlerine ve dinlerine yönelik de büyük bir yabancılaşma ve asimilasyona tabi tutulmuştur.
Bu anlamda itiraf etmeliyiz ki yaşadığımız coğrafyaya Fransızlar egemen olsaydı herhalde ancak bu kadar kendimize fransızlaşırdık.
Bir süredir İhsan Nuri Paşa’nın Ağrı Dağı İsyanı adlı eserini büyük bir zevkle okuyordum. Öncelikle bu halka Halid Begê Cibirî ve İhsan Nuri gibi iki kahramanı hediye ettikleri için Kürdler’in Cibranlılara minnettar olduğunu belirtmeliyim.
Kitap, Ağrı’da beş buçuk yıl süren Kürdlerin haklı başkaldırısı ve özgür yönetimini birinci ağızdan anlatıyor. Okudukça İhsan Nuri Paşa ve Bro Heskî Tellî gibi kahramanları tanıyor ve Kürdler’in özverili, bilinçli ve halkın inancına dayalı çalışmalarla nasıl başarılara imza atabileceğini görüyoruz.
Büyük komutan ve kahraman İhsan Nuri Paşa’yı bu vesileyle yakinen tanımaktan büyük zevk ve onur duyduğumu belirtmeliyim.
Ayrıca bugüne kadar Afganistan, Çeçenistan, Filistin, Mısır, Cezayir, Filipin, Moro, Cava ve Hama’daki direnişlere ilişkin kitaplar okumuş biri olarak; mensubu olduğum halka ve yaşadığım coğrafyaya ilişkin birinci elden anlatımları içeren bu değerli eserle yeni tanışmamı yadırgadım.
Yaşadığımız coğrafyada mensubu olduğumuz halkın çocukları tarafından yaklaşık bir asır önce gerçekleştirilen ibretlerle dolu, destansı bir direniş ve başkaldırıyı bu kadar geç tanımamalıydık diye düşünüyorum.
Sadece bir örnek olarak; yıllar önce Tunku Hasan Di Tiro’nun Cava’nın Endonezya’da özgürleşmesine ilişkin “Özgürlüğün Bedeli, Bitmemiş Savaş Günlükleri” adlı eserini okumuş; ancak bize bu kadar yakın bir savaş günlükleri kitabının olduğunu doğrusu ne tahmin etmiş ne de birinden duymuştum.
Şeyh Said Hareketi sonrası Ağrı’da başlayan bir savaş ve direnişten buram buram yiğitlik kokan savaş ve çatışma tablolarını bizzat cepheden anlatan bir eser Ağrı Dağı İsyanı…
Büyük komutan Cibranlı İhsan Nuri'nin dilinden Ağrı İsyanını okuyunca karış karış cepheleri gezecek, ne kahramanlar varmış diyeceksiniz...
Beş buçuk yıl süren; marşı, bayrağı, yöneticileri ve ordusuyla küçük bir devletin bizzat genelkurmayının ağzından Ağrı Başkaldırısının öyküsüne tanıklık edeceksiniz.
Şeyh Said sonrası direnişe devam eden bir avuç yiğidin kahraman İhsan Nuri Paşa komutasında ve Bro Heskî Tellî öncülüğünde bir orduya kök söktürmesine gayet düzeyli bir dille tanıklık edeceksiniz.
Propaganda, ajitasyon, saptırma, eğip bükme ve yorum değil, 1926 – 1930 yılları arasında gerçekleşen bir savaşa bizzat komuta eden bir kahramanın anlatımlarıdır Ağrı Dağı İsyanı..
Bu eseri okuyunca Geliyê Zîlan gibi katliamların sadece matem üzerinden anlatılacak ve anlaşılacak olaylar olmadığını fark edecek; üstü örtülen gerçekleri, mirasçılarından özenle saklanan büyük bir miras ve tarihi bulacaksınız.
Elbette sadece Ağrı Dağı Başkaldırısı değil, birinci ağızdan Şeyh Said Hareketi de uzun uzadıya öncesi ve sonrasıyla Mela Hesen Hişyar gibi bizzat harekete katılan kimseler tarafından yazılmış… Onu da ayrıca tanıtacağız inşaallah.
Okudukça etrafımıza örülen ağlardan kurtulacak, fikri anlamda çelişki heyulalarından sıyrılacak, siyasetin ne anlama geldiğini görecek, kardeşlerin ihaneti ve devletlerin politika ve işbirliklerinin kirli yüzüne tanıklık edeceğiz.
Egemenlerin türlü kılıf ve bahanelerle bizi kendimize Fransızlaştırmasına son vermek için 1926 - 1930 arasında Agirî'de devlet kurup Ağrı Dağı başkaldırısını yöneten İhsan Nuri Paşanın dilinden "Ağrı Dağı İsyanı"nı okumalısınız…
Necat ÖZDEMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder