Ağrı İsyanı... Dersim Katliamı... Bu iki olayı hatırlamak ve anlamakla mükellefiz.
Domatesi Çiçek Sananlar’da Gökçen Başaran İnce’nin asli meselesinin ne olduğunu anlatmaya Susan Sontag’dan başlamak en doğrusu. Sontag şöyle diyor: “Anlamak hatırlamaktan çok daha önemlidir, her ne kadar anlamak için hatırlamak gerekse de.” Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde araştırma görevlisi olan İnce, “mesele”sini anlatırken bu sözü alıntılamış. Kitapta tarihimizden iki vakayı ele alıyor yazar; Ağrı İsyanı ve Dersim Katliamı. Her ikisi de Cumhuriyet tarihi boyunca üzeri örtülmeye çalışılmış, hatırlamamız ve nihayetinde yüzleşmemiz gereken olaylar.
Klişe bir sözdür ama çok şey anlatır: “Tarihi galipler yazar.” Galibin yazdığı tarihin objektif olamayacağı açık olduğuna göre kodlarını çözmenin yöntemlerini geliştirmek gerekir. Dönemin yazılı basınındaki haberlerin dilini, yaklaşımını çözümlemek bunlardan biri. İnce de bunu yapıyor. Metin okuması yanında basına yapılan müdahaleleri de ortaya koyuyor. Örneğin Dersim olayları 1937 Martı’nda başlamasına karşın yayın yasağı getirilir. İsyana ve askeri harekata dair haberler, İnönü’nün 14 Haziran 1937’de yaptığı meclis konuşması sonrasında başlar. Bir istisna var. Son Telgraf gazetesi 14 Mayıs günü, “Doğu’da karışıklığın olduğu yolunda haberlerin geldiğini” yazar ve olayların açıklanmasını ister. Tabii gazetenin yayını durdurulur.
Yazar iki vakayı ayrı ayrı ele alıyor. İlk bölümde Ağrı İsyanı’nı ele alıyor; ikinci bölümde Dersim Katliamı’nı. Her iki vaka için de önce olayları olabildiğince “resmi tarih” söyleminden ve bilgi kirliliğinden ayıklayarak özetliyor ve ardından dönemin gazetelerindeki haberlerin incelemesine geçiyor.
Ağrı İsyanı için Cumhuriyet ve Vakit gazetelerinin 1 Ocak 1930 – 31 Aralık 1930 arasındaki nüshalarını incelemiş yazar. Dersim Katliamı için Cumhuriyet, Vakit ve Tan gazetelerinin 1937 baharından 1938 yazına kadar olan nüshalarını taramış.
İki analizi kabaca incelediğinizde hemen göze çarpan bir farklılık var. Dersim haberlerindeki “İç-Şarkiyatçılık” kategorisi, Ağrı haberlerinde yok. Ağrı daha çok “dış düşman” yaklaşımıyla ele alınmış. Genellikle İran, Ermeniler, İngilizler olarak adlandırılıyor bu düşmanlar. Bu noktada Ağrı İsyanı’nın yapısını anlamak gerekiyor. Ağrı, Kürt muhalefetinin erken dönemini temsil ediyor. Sınıra daha yakın bir bölgede gerçekleşiyor ve en önemlisi Ermeni ve Kürt liderlerinin kurduğu bir ittifakın fitilini ateşlediği bir hareket.
Cumhuriyet’in sürgün, tehcir ve katliamla kurtulmak isteği Ermenilerle, Türkleştirmek istediği Kürtlerin beraber hareket etmesi dış güçlerin oyunu olarak nitelendirilir. Ancak Dersim’de başka bir özellik vardır; “medeniyetin götürüleceği” pilot bölgedir. “İnlerinde yaşayanları” inlerinden çıkarmak, “domatesi çiçek sananlara” domatesi öğretmektir amaç. Yani egzotik/ilkel/barbar Dersimliden modern bir Türk-yurttaş yaratmak. Bu “iyi niyetin” sonu katliam olur; tüm Şarkiyatçı (Oryantalist) hamleler gibi için de şiddet barındırır çünkü.
Sözü buradan yazarımızın da yaptığı gibi Edward Said’e bağlamak en doğrusu. Said, 1978’de yayımlanan Oryantalizm adlı çalışmasında kültürel ve ekonomik gücü elinde bulunduran Batı’nın, Doğu’nun bilgisini üretme ve sabitleme gücünü tanımlamıştı. Gökçen Başaran İnce, Cumhuriyet’in Dersim’e yaklaşımını bu çalışmadaki “İç Şarkiyatçılık” kavramı üzerinden çözümlüyor. Bu kavramın özetiyse şu; “En doğunun da daha doğusu vardır.”
DOMATESİ ÇİÇEK SANANLAR
Gökçen Başaran İnce
Ayrıntı Yayınları
2014, 197 sayfa, 16 TL.
19.09.2014 07:10
HALUK KALAFAT hkalafat@gmail.com
http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/bu-bir-domates-degildir-405953
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder