13 Mart 2013 Çarşamba

Melek Karaaslan"ın katledilmesine ilişkin açılan davaya katılım çağrısı


Ağrı'nın Hamur ilçesi Çağlayan (Eşurgevuk) köyünde eşi Ferdi Karaaslan, kayınpederi Kudbettin ve kayınvalidesi Naciye Karaaslan tarafından 3 ay boyunca tuvalete kapatılıp aç bırakılan, 8 yıl boyunca işkenceye maruz kalan ve kaldırıldığı Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi'nde Temmuz 2012'de yaşamını yitiren Melek Karaaslan (24) ile ilgili başlatılan soruşturma tamamlanmış, Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianame, Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.
İddianamede, Karaaslan'ın eşi, babası, kayınpederi ve kayınvalidesi hakkında "suç ihmalli davranışla ölüme sebebiyet vermekten" müebbet hapis cezası isteniyor. Tutuklu kimsenin bulunmadığı davanın 4’üncü duruşması yarın Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Davaya daha önceki duruşmalarda olduğu gibi bir çok ilden kadın kurumu temsilcisinin katılması bekleniyor.

Yarın görülecek olan davaya katılacak olan Avukat Müjde Tozbey Erden, “Yarın biz avukat olarak müdahil olacağımız bildireceğiz. Sanıkların hala tutuksuz olarak yargılanması nedeniyle Melek’in kanı yerde kalıyor, hak yerini bulmuyor. Özellikle kadın katliamları davalarında devletin kadına bakış açısı nedeniyle davalar ertelenerek, zamana yayılmaya çalışılarak, zaman aşımına uğratılmaya kadar götürülmeye çalışılıyor. Özellikle devletin, hakimlerin, savcıların kadına bakış açısının erkek egemenli zihniyeti nedeniyle, öldürülen, şiddet gören kadın davalarında mağdur olarak kadın değil, olayın failleri olan erkek sanıklar sürekli mağdur görülüyor ve tutuklama yapılmıyor. Sürekli ertelemeci tavır içine giriliyor" dedi.

Katılım çağrısı yapıldı

Melek Karaaslan’ın yarınki duruşmasına katılacaklarını belirten Van Kadın Derneği Üyesi Esen Günay, Melek'in bariz bir şekilde işkence ile öldürüldüğünü söyledi. Adli Tıp Raporu, doktorların rapor ve beyanları ile şahitlerin beyanlarına rağmen, hala hiçbir sanığın tutuklanmadığını belirten Günay, “Geçen 3 duruşmada kadın kurumları ve kadın avukatların müdahil olmak istemeleri bile mahkeme heyetinin bu talepleri redetmesi doğrusu bizi kaygılandırmaktadır. Çünkü, böyle durumları gördüğümüzde kadın olarak, kadın kurumları olarak yargıya olan güven zedelemesini yaşıyoruz ve bundan zarar görüyoruz. Eylem Pesen davası gibi bu davadan da kamuoyunun, biz kadınların az da olsa rahatlatacak bir karar çıkacağına inanmıyoruz. Ama yine de ne olursa olsun biz gereken her işlemi, girişimi yapacağız” dedi. Bu davaya katılım için tüm kadın kurumlarına çağrıda bulunan Günay, “Özellikle kadın kurumları, kadın avukatların bu konuda duyarlı olması gerekiyor. Bizim elimizde kadının mücadelesiyle dava üzerinde etki yapabileceksek onu yapacağız. Tüm kamuoyu ve özellikle basının bunda duyarlı olmasını bekliyoruz” dedi.

Davanın geçmişi!

Temmuz 2012'de yaşamını yitiren Melek Karaaslan (24) ile ilgili başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan iddianame, Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. İddianamede, Karaaslan'ın eşi, babası, kayınpederi ve kayınvalidesi hakkında "suç ihmalli davranışla ölüme sebebiyet vermekten" müebbet hapis cezası isteniyor. Daha önceki duruşmalarda Melek Karaaslan’ın eşi Ferdi Karaaslan’ın verdiği savunmada, eşinin kümeste değil, kendisiyle birlikte aynı yatakta yattığı iddiasında bulunmuş, hakimin yaraları nasıl görmedin sorusuna ise Karaaslan, yaralardan hastanede Haberdar olduğunu ileri sürmüştü. Dava kapsamında tutkusuz yargılanan Melek Karaslan’ın kayınpederi Kudbettin Karaaslan ise, çobanlık yaptığını, ayda bir eve geldiğini belirterek, hakkındaki suçlamaları kabul etmemişti. Eve geldiğinde gelinini hasta gördüğünde oğlunu hastaneye götürmesi yönünde uyardığını ve bunun üzerine Melek'in hastaneye götürüldüğünü dile getirmişti. Son olarak Türkçe bilmediği için tercüman huzurunda ifadesi alınan Naciye Karaaslan da hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, gelinine düzenli baktığını savunarak söylemlerin iftira olduğu kaydetmişti. Ağrı Devlet Hastanesi'nde Dr. Heval Bozdağ, Hamur İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden iki polis, komşular ile köy muhtarı olayla ilgili gördüklerini dile getirmişti. Doktor Heval Bozdağ, Melek’in vücudundaki yaraların yeni olmadığını belirterek, yaraların uzun zaman içinde oluşan yaralar olduğunu kaydetmişti. Tanıklardan sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı Ayşe Kaya, sanıkların ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek, olayın birkaç günlük bir olay gibi gösterildiğine dikkat çekmişti. Ailenin yeşil kartları olmasına rağmen tedavi edilmediğine de dikkat çeken Kaya, sanıkların tutuklanmasını istemişti. Melek Karaaslan’ın avukatı Sedat Karaoğlan, olayın oluşu ve görgü tanıklarının beyanlarının net olduğunu belirterek, olayın uzun vadeli bir ihmal olduğunu savunarak, sanıkların beyanlarının doğru olmadığını mahkemede dile getirmişti.

Melek Karaaslan’ın yaşamı!

3 ay boyunca tuvalete kapatılıp aç bırakılan, işkenceye maruz kalan Melek Karaaslan (24) ailesinin şikâyeti üzerine polisler tarafından tuvalette üzerinde beyaz bir örtü ile sandalyede yaralı olarak bulundu. Kaldırıldığı Ağrı Devlet Hastanesi'nden Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen Melek, Temmuz 2012 tarihinde verdiği yaşam savaşını kaybetti. 16 yaşında evlendirilen, ilk çocuğuna hamileyken dövülüp dışarı atılması sonucu eksi 30 derecede ölü bir bebek doğuran Melek, şiddetin dozu artınca bilincini yitirdi. İlk çocuğundan sonra 2 çocuğu daha olan Melek’in hayatından şiddet hiç eksik olmadı. Kızlarının sağlık durumundan Haberdar olan Melek'in ailesi, kızlarını tedavi olması için hastaneye yatırdı. Daha sonra aile büyüklerinin araya girmesiyle eşinin yanına geri gönderilen Melek’ten Haber alamayan ailesi, durumu polise bildirdiklerinde Melek’in yaşadığı işkence ortaya çıktı.

Kaynak:  DİHA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder