25 Ağustos 2012 Cumartesi

Kürt Tarihinin Canlı Arşivi


1. Dünya Savaşı’nda 3 ayrı cephede savaşan ve açlıktan çarığını yiyen 128 yaşındaki Mehmet Esen, aynı zamanda 29 Kürt isyanının tanığı. Lozan’da Kürtlerin ihanete uğradığını kaydeden Esen, bu vatanı kendilerinin savaşarak kurduğunu; ancak askerlerin köylerini yerle bir ettiğini söyledi.
Esen, “Birçok isyan gördüm, birçok lider gördüm, birçok savaşçı gördüm; ama tek bir tane önder gördüm. O da Abdullah Öcalan’dır” dedi.

Mezopotamya’nın ilk kadim halklarından olan ve sık sık imparatorlukların katliamlarına maruz kalan Kürtlerin yaşadıklarına tanıklık eden 128 yaşındaki Mehmet Esen, Siirt’in Eruh İlçesi’ne Bağlı Gedikaşan (Êrs) Köyü’nde dünyaya gelir. 1. Dünya Savaşı’nda Botan Aşireti olarak Hamidiye Alayı’na 400 kişilik bir gurupla katılır. Verdikleri mücadelenin sonucunda Lozan anlaşmasında “Kürt yoktur, artık siz de Türksünüz” denilmesiyle Kürtlerin baş kaldırdığını hatırlatan 29 Kürt isyanının tanığı Esen, torunlarından bazılarının yaşlılıktan dolayı yaşamını yitirdiğine dikkat çekerek, “1914 yılında 1. Dünya Savaşı’na katıldım. Torunumun torunu olduğunu biliyorum, şu an Kürdistan ve Türkiye’nin dört bir yanına dağılmışlar” dedi.

‘Çöken Osmanlının İmdadına Kürtler Yetişti’

Yaşlı çınar, 1. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin işgal edilmesinin Kürtlerin sayesinde engellendiğini ifade ederek, “1. Dünya Savaşı’nda Ermeniler haklarını istedi. Ruslar da destek verdi. 3 generalleri vardı. Erivanlı Aram Paşa, Tuma ve Seyyup, bunlar Ermeni asıllı generallerdi. Bunlara karşı çatıştık. Ruslarla birlikte Ermenilerin 80 bin askeri vardı. Ermeniler Erzurum, Van ile Bitlis’i istiyorlardı. Rusların desteğiyle geldiler. Tabi o dönemde Şehzadelik sistemi vardı. O dönemin Sadri-Azem Mahmut Şevket’i kendi aralarında infaz ettiler. Ve Osmanlı sistemi içten çökmeye başladı, bir yandan Fransızlar saldırdı, bir yandan İngilizler, Ruslar, Yunanlar ve Bulgarlar dört bir yandan Osmanlı’yı kuşatma altına aldı. O sırada Kürt aşiretlerinden oluşan Hamidiye Alayları imdada yetişti. Hepimiz aşiret olarak kendi şehrimizden, köyümüzden 3 ayrı cepheye kendi inisiyatifimizle seferberlik ilan ettik” dedi.

‘Türk Birlik Geri Kaçtı’

İngilizlere karşı savaşan Kürt liderine ihanet edildiğini söyleyen Esen, Basra’da 6 bin asker öldürten 1. Kolordu Komutanı savaşı bırakıp geri kaçtığını kaydetti. Esen, “O zaman Fahrettin Paşa Şêx Mahmut Barzani ile pazarlık yaptı. İngilizlerin önünü kestiği takdirde orada özerkliğini vereceğini söyledi. Şêx Mahmut Barzani İngilizlere karşı çatıştı, savaşçı gücünü kaybettikten sonra 1. Kolordu Komutanı Fahrettin Bey kendisine verdiği sözleri tutmadığı gibi ihanet etti ve Şêx Mahmut Barzani’yi astı. Ordan da Zaxo’ya kadar da İngilizler, Suriye’ye kadar da Fransızlar işgal etti. Ama Kürdistan bu güçlere asla teslim olmadı ve sonuna kadar savaştı. Senanik Paşa ve diğer Türk ordusu teslim olmakla birlikte geri kaçtılar. Osmanlı paramparça oldu” diye konuştu.

‘Açlıktan Çarığımı Yedim’

Öldürdükleri Rus askerlerinin elbiseleriyle ısınabildiklerini kaydeden Mehmet Esen, açlıktan çarığını ateşte pişirerek yemek zorunda kaldığını ifade etti.

‘Cephede 45 Gün Savaştık’

Siirt’ten 400 kişilik askeri güç olarak Bitlis’e kadar yetişen Ruslarla girdikleri 45 günlük çatışmayı anlatan Esen, “Ruslar Bitlis’e kadar gelmişlerdi. Biz Siirt’ten yola çıktık. Rusları önce Bitlis’ten sonra Tatvan’dan çıkarttık. Orda Şêx Selahattin Hizanlı komutasındaki orduya dahil olduk. Ordan da Norşin’e doğru Rusları geri püskürttük. Daha sonra Patnos’a geçtik. Patnos’taki ordunun başında Hasan Paşa (Haydaran) vardı. Son durağımız orasıydı ve geri döndük” dedi.

Esen, uğruna mücadele ettikleri sistemin Lozan’da tek kalemle üzerlerine çizik çektiğini belirtti. Esen, “Rusların sınır generali Nikel’di, piyade generali Digor’du. Aram Paşa’da Erivanlı Ermeni asıllıydı. Bunlar cephede bize karşı çatıştılar. Benim birinci Dünya Savaşı’ndan anladığım tek şey biz İslamiyet ve vatanımızı düşmanlardan korumak için savaştık” dedi.

‘Lozan Kürtleri Vurdu’

Lozan’da alınan kararların en çok Kürtleri etkilediğini vurgulayan Esen, şunları söyledi: “O zaman Amerika güçlü değildi, sadece bir millet topluluğuydu. İngilizlere gittiler. Lozan’da Cumhuriyetin kuruluşunda önlerine konulan bazı maddeler şöyleydi; Arapça alfabe kaldırılacak Latinceye dönüştürülecek, din kuralları tümden kalkacak, kılık kıyafetler değişecek, Cuma günü yerine Pazar günü istirahat günü kabul edilecek denildi ve İsmet, İngilizlerin tüm taleplerine evet dedi.”

‘Cegerxwîn İle Görüştüm’

Kürt ve Türk halkının birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğini söyleyen Mehmet Esen, “Ben her zaman Türk ve Kürtleri kardeş olarak görüyorum. Şah Süleyman, Alettin ve Osman, Ahmet Çelebi ve Eyüp Han’ê Kurda’nın Kürt ve Türk ittifakının tekrardan hayat bulmasını temenni ediyorum. Adalet, birlik ve beraberlik olsun halklar arasında” diye konuştu. Derik’te Cegerxwin’i görmeye gittiklerini hatırlatan Esen, “Seydayê Cegerxwin’i Derik’te gördüm. Bize Kürtlerin ulusallığı için bir nevi eğitim verdi. Beni de çağırmışlardı” diye konuştu.

‘Kürt İsyanında Yanlış Yapıldı’

Kürt isyanlarında Kürdistan’da bir anda olacağı kararına rağmen bazı işbirlikçi aşiretlerin karara uymadığının altını çizen Esen, “İsyanlar bir anda olmadı. Şêx Said isyan etti, sonra Yakup Ağa ile Şêx Abdurrahman Medreseyî Eruh’u ele geçirdi. Pîrezdin Garisî de Pervari’yi ele geçirdi. Ama tüm aşiretler o zaman bir anda ayaklanmadı, oysa ki Kürdistan isyanı olacaktı. İsyan parça parça olunca kanla bastırıldı. Bu kez isyan eden aşiretleri devlet kökten bitirdi, geri kalanı ülke sınırlarının dışına itti. Pîrezdin Garisî teslim olmasına rağmen katlettiler, Yakup Ağa Suriye’ye Şêx Abdurrahman Medreseyî Irak’a kaçmak zorunda kaldı.”

‘Eruh 2 Kez Ele Geçirildi’

29 isyana tanıklık eden Esen, ancak 5 kilometre ötesinde yaşadığı Eruh’ta 2 kez şehri ele geçirme isyanına tanıklık ettiğini kaydederek, son isyana karşı devletin Kürt köyü bırakmadığını hatırlattı. Esen, “Sayısız isyana tanık oldum, Eruh’un kurtuluşuna 2 kez tanık oldum, son olarak Apocular Eruh’u ele geçirdi. Ama ele geçirdikten sonra tek kişi öldürmedi. Sabaha karşı artık amaçlarına ulaşmışlardı ve şehri terk ettiler. Devletin bunun acısını Kürtlerden alması gerekiyordu ve Kürt köylerini talan etmeye başladılar, önlerine gelen köyü ateşe verdiler. Kürt bölgesini resmen boşalttılar.”

‘Vatanı Biz Kurduk, Gelip Evimizi Yaktılar’

Kendi köyünü ateşe veren ve boşaltan yüzbaşının saldırganlığına maruz kaldığını ifade eden Esen, “Bizim de köyümüzü ataşe verdiler. Asker konuşmamıza dahi izin vermedi. Artık dayanamadım yüzbaşının faullerinden tutarak ‘senin her bir tüyünde benim emeğim var. Bu ülkeyi biz kurduk. Bizim emeğimizle kurulan topraklardan sürüyorsunuz, evimi yakıyorsunuz’ dedim. Gel gör ki bilincindeydi, beni de iyi tanıyordu. Bu vatanı biz kurduk, onlar da gelip evimizi yaktılar” şeklinde konuştu.

‘Gaziliğim Bile Verilmiyor’

Kürtlere tarih boyunca en büyük ihaneti İsmet İnönü’nün yaptığını söyleyen Mehmet Esen, Türklere verilen gazilik maaşından bile kendisinin muaf tutulduğunu hatırlattı. Esen, “Kürtler özerk bir toplumdu; ama ben bu dünyada ve öbür dünyada İsmet İnönü’ye davacıyım. Kürtlerin bunca kanı emeğini hiçe sayarak Lozan’da ‘Kürtler yoktur’ dedi. Ve o günden bu yana Kürtler hak arayışında ve bedel ödüyor” dedi.

‘Bir Tek Önder Gördüm’

Kürtlere ulusal birlik çağrısında bulunan yaşlı Esen, şunları belirtti: “Kürtler Saddam’ın katliamını asla unutmamalı. Onun için biriyle uğraşmanın zamanı değil, Irak Kürdistan’ında bir takım kazanımlar var, şimdi Suriye kendi kendilerini yönetecek duruma gelmişler, şükürler olsun onu da kulaklarımla işittim. Birçok isyan gördüm, birçok lider gördüm, birçok savaşçı gördüm; ama tek bir tane önder gördüm. O da Abdullah Öcalan’dır. Türkiye artık Öcalan ile silahla savaşmayı bıraksın, onunla kalem savaşına girsin, masa kurulsun ve kalem savaşı yapılsın, taki kardeşlikte eşitlikte bir noktaya gelene kadar. Türk ile Kürtler arasında sınır olmasın, Meclis Kürtlerin ve Türklerin olsun, Öcalan Kürtler adına o Meclis'te yer alacak, işte o zaman savaş biter. Ben Eruh baskınında onlara çok üzülmüştüm, ‘hepsini öldüreceklerdir’ diye düşündüm. Oysa çok yanılmışım. Apocular bugün tüm Kürtlerin haklarını savunacak ve koruyacak kadar büyük bir ordu olmuş. Kürt coğrafyasında İran, Irak, Türkiye ve Suriye petrolünden, suyundan ve toprağından yararlanıyor. Onun için diyoruz, Kürtler kardeşlik istiyor ama köleliği asla kabul etmez.”

DİHA














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder