14 Mart 2012 Çarşamba

Ermeni Arşivlerinde Doğubayazıt


Bayazet, Baboynk, Bayazet Hin (eski), Bayazid, Bayazit, Baybonk, Bayezit, Biazit, Duğubayazet, Doğubayazit, Payazit, Payezit, Peyazid, Peyazit, Doğubeyazıt, Doğubayazıt. Batı Ermenistan’da, Erzrum (Erzurum) Vilayeti’nin Bayazet
Sancağı’nın, Bayazet Kazası’nda bulunan Bayazet Sancağı ve kazasının yönetim merkezi. Masis’in (Ararat/Ağrı Dağı’nın Ermenice ismi) güneybatısında, Dsağkants (Aladağ) Dağları’nın bir kolu olan Tondurek (Tondrak/Tendürek) Dağı’nın kuzey yamaçlarında, yaklaşık 1900 m. yükseklikte bulunan şehir.

Güzel konumu vardır. Derin bir ovanın derinlerinde, çorak ve kayalık dağların arasında bulunmaktadır. Üç taraftan kayalık zirvelerle çevrelenmiş ve sadece kuzeye doğru açıktır ve bu tarafta da Gırnavuk Ovası’nın güzel manzarası gözükmektedir. Yakınından Kırnatik Deresi geçmekte ve tek gözlü bir köprü bu derenin iki yanını birleştirmekteydi. Şehrin kuzey tarafında Antoni Dar veya Arnakar adlandırılan yüksek bir kaya kütlesinden meydana gelmiş dağın sarp yamacında antik kale yükselmekteydi. Alman seyyah Vagner bu kale hakkında şöyle yazmaktadır. “cüretkâr ve harika bir yapıdır. Ancak şahinlerin ve akbabaların yuva kurmaya cesaret edebilecekleri bir yerde kuruludur”.

Bu kale, bir zamanlar Ermeni Bagraduni hanedanlarının merkezi olmuştur. Daha sonraki yüzyıllarda onarılmış olmasına rağmen kalenin görünüşü eskidir ve bazı uzmanlar XII.-XIII. yüzyıla ait olarak kabul etmektedirler. Dağın tüm kayalıkları üzerinde yüksek kale burçları bulunmakta ve surlar zikzaklar yaparak uzanmaktaydı. Bayazet Kalesi, Ermenistan’ın en sağlam ve aşılmaz kalelerinden biriydi. Burası, Roma generali Korbulon’un Artaşat’a saldırıya geçtiği mevkidir ve Romalı tarihçi Takitos tarafından “Torosların girişi” olarak anılmaktadır.

Bayazet, iki kısma ayrılmıştı. Bunlardan biri Karaburun, diğeri ise Eskikale olarak adlandırılan dağın eteklerindeydi. İkincisinin üzerinde eski bir kalenin yıkıntıları vardı. Bayazet’in evleri kırmızı taşlardan inşa edilmişti, sokakları ise dik yokuşlardan oluşmuştu. Erzrum gibi, Bayazet de membalarıyla ün salmıştı. Sağlıklı havası, yumuşak yazı, soğuk kışı, yağmurlu baharı ve kuru, güneşli, hoş sonbaharı vardı. XIV. yüzyıla kadar Daruynk olarak anılan şehir XV. yüzyıldan başlayarak Bayazet olarak anılmıştır. Bu ismin, Osmanlı sultanı I. Bayazet’in (1389–1402) adına istinaden verilmiş olduğu söylenmesine dağmen tarihi veriler bu tahmini doğrulamamaktadır. Bayazet ismini ilk kullanan Ermeni tarihçi Arakel Tavrijetsi, 1451 yılında kopyalanmış olan “Haysmavurk” isimli eserinin hatırat bölümünde bu ismi “Berd Biazdi” (Biazd Kalesi) olarak telaffuz etmektedir. 1828–29 yıllarında Bayazet’ten göçenler, Doğu Ermenistan’ın Geğarkunik bölgesinin Gavar şehrine yerleştiklerinde şehrin ismini Nor Bayazet (Yeni Bayazet) olarak değiştirirler ve iki yerleşim yerinin isimlerini ayırt edebilmek amacıyla asıl Bayazet’i Hin Bayazet (Eski Bayazet) olarak adlandırırlar.

Stratejik açıdan önemli bir mevkide bulunması, sağlam bir kaleye sahip olması ve İran-Erzrum-Trapizon (Trabzon) ticaret yolunun üzerinde bulunması açısından Bayazet şehri XVI.-XIX. yüzyıllarında sürekli olarak Batı Ermenistan’ın tarihi olaylarının göbeğinde bulunmuş, İran-Osmanlı, Rus-İran ve Rus-Osmanlı savaşlarının aktif ortamı olmuştur. Bayazet, 1555 yılında Osmanlıların hâkimiyetine girer ve aynı isimle anılan kazanın merkezi olur.

“Sılivanlı” Kürt aşireti, XIX. yüzyılın yarısına kadar kazada ve şehirde yarı-özerk bir hükümdarlık sürdürmekteydi. Ğukas İnciciyan’ın belirttiğine göre XVII. yüzyılın sonlarında İsahak (İsak) paşa tarafından Bayazet kalesi yüksek burçlarla donatılarak restore edilir. XVIII. yüzyılda Daroynk kalesinin yerinde yeni Bayazet kalesi inşa edilir. A.Don’un belirttiğine göre yeni kale Balaban Dağı’nın eteklerinde bulunmaktaydı. XVIII. yüzyılda Bayazet, hayli kalabalık bir şehirdi. O tarihlerde Bayazet’te 2000 ev Ermeni yaşamaktaydı. İlk Rus-Osmanlı savaşında (1805–1812) Bayazet 1735 ev Ermeni ve 310 ev Müslüman nüfusa sahipti. 1812 yılında Bayazet’te bulunan Serovbe Karnetsi, şehrin nüfusunu 12000 olarak belirtmektedir. 1828–29 Rus-Osmanlı savaşından ve 1840 yılında, Haziran ayının 20’sinden Eylül ayının 28’ine kadar sürmüş olan depremlerden Bayazet büyük oranda zarar görmüştür.

1829 yılı Rus istatistikî verilere göre Bayazet’te, büyük çoğunluğu Ermeniler olmak üzere 7000 kişi yaşamaktaydı. Rus-İran savaşından sonra (1826–28) Ermeniler kütleler halinde Doğu Ermenistan’a göç etmeye başlar ve onların terk ettiği evlere Kürtler yerleşir. Yaklaşık yüz yıllık bir zaman süresi zarfında (1828, 1854, 1878, 1914) Bayazet dört kere Rus ordularının eline geçer ve tekrar Osmanlı’ya iade edilir. Ermeniler en büyük zararı 1877 savaşında görürler. Ermeni asıllı Rus generali Arşak Ter-Ğukasov komutasındaki Rus orduları 1877 Mayısında şehri ele geçirip daha sonra ana ordunun şehri boşaltmasından sonra Türkler ve Kürtler şehri kuşatıp (Haziranın 6’sından 29’una kadar) ele geçirdikten sonra yerle bir eder ve halkı kılıçtan geçirirler. Bayazet kuşatması yazar Raffi’nin “Khentı” (Deli) romanında sanatsal bir şekilde anlatılmıştır. 300 ev Ermeni’den ancak Maku (Makü) ve Kars’a kaçan 100’ü katliamdan kurtulabilir. Bu yıkımdan sonra Bayazet’te 134’ü Türk, 108’i Kürt ve 18’i Ermeni olmak üzere 260 hane kalır.

Sonraki on yıllar boyunca Bayazet yeniden kısmen inşa edilir. XX. yüzyıl başında Ermeniler burada iki-üç yüz hane teşkil etmekteydi. Bayazet, eğri-büğrü sokakları, gösterişsiz evleri olan ve kalenin altında, tepelerin üzerinde bulunan bir yığından ibaretti. O dönemlerde Bayazet bazen bir köy olarak da kaydedilmekteydi.

1909 yılında şehirde 350’si Ermenilere ait olan 1000 hane mevcuttu. Ermeniler genelde şehrin Avdigör mahallesinde yaşamaktaydı. Ermenilerin temel meşguliyeti ticaret ve zanaatlardı. Eskiden tarım ve hayvancılıkla da iştigal etmekteydiler. Şehrin çarşısında yaklaşık 200 dükkân vardı ve çoğunluğu Ermenilere aitti. 300 öğrencili bir karma okulları (Aramyan okulu) vardı. Mutasarrıfın, Ermenilerin dini önderinin ve Rus elçisinin makamları Bayazıt’taydı. 1914’te 2000’i Ermeni, kalanı Türk ve Kürt olmak üzere 5000 kişi yaşamaktaydı.

Bayazet’te 3 cami, iki Ermeni kilisesi (Surb/Aziz Karapet taştan ve tahta çatılı, üzerinde 1754, 1879 ve 1818’de restorasyon geçirmiş olduğuna dair kayıtları bulunan ile Aptikor mahallesindeki Surb Vardan) vardı. Şehrin güneybatı tarafında Ermeni Mezarlığı ve çok eski olan Amenapırkiç kilisesinin yıkıntıları bulunmaktaydı. Eski-Kale’de Daroynk ve Lusağbür ziyaretleri vardı. Bunların haricinde Tukh Manuk, Surb Simon, Ğızro ve Garnik Ağpür ziyaretleri de vardı. Kale kapısının yanında beyaz ve kırmızı taşlardan yapılı, yuvarlak kubbeli bir cami ve az aşağıda, surlarla çevrelenmiş teraslar üzerinde, kırmızı taşlardan örülü şahane bir saray vardı. Eprikyan’a göre bu yapılar XVIII. yüzyılda, Mahmut Paşa tarafından Ermeni bir mimara yaptırılmıştı. Bu saray bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun en ünlü yapılarından biri olarak kabul edilmekteydi. Sarayın salonları mermerle, çok sayıda sütunlar ve doğu stilinde yapılmış hayvan figürlü yazılarla bezeliydi. Caminin minaresi haricinde tüm yapılar XX. yüzyıl başında yıkıntı haldeydi.

Ermeni Bagratuni hanedanının kabirleri Bayazet’te bulunmaktaydı. Osmanlılar 1918’de Bayazet’i tekrar geri aldıklarında Ermeniler yerlerinden sürülür. Bayazet, günümüzde Türkler ve Kütlerin yaşadığı küçük bir şehirdir. Tabip General Avetik Burnazyan Bayazet doğumludur.

Kaynak: http://akunq.net/tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder